17 Ağustos 2011 Çarşamba

Güneş Ve deri

ışınları uzun (infrared) ve kısa dalgalardan (UV-A, UV-B ve UV-C) oluşmaktadır.
UV-A ışınının dalga boyu 320-380 nm'dir ve derinin derin tabakalarına (dermiş) ulaşır ve yayılır. UV-A ışını yıl boyunca ve gün içinde değişik saatlerde, mevsimlerde veya hava koşullarında değişmeksizin etkili olmaktadır.
UV-B ışının dalga boyu 290-320 nm' dir ve derinin üst tabakasını (epidermisi) etkiler. UV-B ışını yaz aylarında ve yüksek rakımlı yerlerde daha yoğundur. UV-C 200 nm ile 280 nm arasıdır. Dezenfektan olarak yararlanılan bu özel ışık, bakterilerin, virüslerin, küf ve mantar sporlarının DNA yapısını bozarak onları etkisiz hale getirir. DNA yapısındaki timin molekülleri arasındaki replikasyonu engeller.
Güneş ışınlan ve yapay ışık kaynaklarından elde edilen UV ışınlarının insan ve


insan derisi için birçok faydaları ve zararları vardır. Fotosentez, görme duyusu, vitamin D sentezi, hastalık yapıcı mikropların yok edilmesi, sağlıklı bir bronzlaşma, insan psikolojisine olumlu etkisi, sedef hastalığı gibi bazı deri hastalıklarına iyileştirici etkisi yararlı etkileridir.
Deride zaman içerisinde incelme, elastikiyetin bozulması (kırışıklık), kuruluk, pigmentasyon değişikliği, kılcal damarların belirginleşmesi, fotoyaşlanma ve deri kanserinin oluşma riskinin artması en önemli olumsuz etkilerdir.
Güneş ışınlarının ultraviyole kısmı deride beliren üç tip kanser oluşumuna neden olmaktadır.
Skuamöz hücreli karsinom:
Derinin üst tabaka hücrelerinin çoğalmasına bağlı olarak gelişen malign lezyonlardır. UV kanser oluşturmada en önemli etkendir. Fakat başka faktörlerinde etkisi vardır. Dudak ve ağız kanserlerinde sigara, genital lezyonlarda vajinal siğiller, bölgesel olarak uygulanan katran, arsenik gibi kanserojenler, ışın tedavileri, uzun süreli bağışıklık sisteminin baskılanması bu kanser türüne neden olan diğer faktörlerdir.






Klinik olarak sert kitle hızla büyüyen kitle veya yara şeklinde olabilir. Tanı] için şüpheli lezyondan biyopsi yapılır.
Bazal hücreli karsinom:
Bazal keratositlerin proliferasyonuna> bağlı olarak yavaş büyüyen bölgesel olarak yıkıcı bir tümördür. En sık1 görülen kötü huylu tümörüdür. Beyaz tenli kişilerde aşırı güneşe maruz kalma ile ilişkilidir.
Genellikle ortası çökük ve yarı saydam görünüşlüdür. Bu nedenle inci benzeri olarak tanımlanır. Yüzeyindeki kılcal damarlar oldukça karakteristiktir. Diğer organlara yayılma oldukça nadirdir. Fakat bölgesel ilerleme çok yıkıcı olabilir. Tanı için biyopsi yapmak gerekir.

Malign melanom:
Kötü huylu deri tümörleri içinde en tehlikeli olanıdır. Diğer deri tümörlerinden farklı olarak nispeten daha genç yaş grubunda görülür. Görülme sıklığı hızla artmaktadır. Ilıman iklimlerde muhtemelen aralıklı güneş maruziyetinin artması nedeniyle sık görülür. Açık ten rengi, kızıl veya sarı saç, mavi gözler, bronzlaşamama, çiller ve benlerin varlığı risk faktörlerindendir.
İyi huylu lezyonlardan ziyade kötü huylu lezyonlarda görülen özellikler; lezyonun çapının lcm den fazla olması, boyutunun gittikçe artması, düzensiz kenara sahip olması, kızarıklık ve iltihap, kabuklanma, kanama gelişmesi, duyuda değişme ve kaşıntıdır. Dört temel tipi tanımlanmıştır.
I. Lentigo Maligno Melanom:
Uzun yıllar boyunca yavaş büyür. Sık olarak yaşlı bir kişide yanakta veya şakakta ortaya çıkar.
II. Yüzeysel Olarak Yayılan Melanom:
Kenarları düzensiz, pigmente
kahverengi/siyah lekeler olarak ortaya çıkar. Yüzeyde akıntı, kabuklanma, kanama gelişebilir. Sıklıkla kadınlarda alt bacakta yerleşir.
III.Nodüler Melanom:
Dışarı doğru hızla büyüyen mavi siyah renkli lezyon şeklindedir. Bazen siğil benzeri ve pigmente olmayan lezyonlar olarak görülür. Vücudun her yerinde olabilir.

IV. Akral Melanom:
Ayak tabanında veya avuç içinde düzensiz pigmente lezyon şeklinde olabileceği gibi tırnak altında pigmente lezyon şeklinde olabilir.
Bazal hücreli ve skuamöz hücreli karsinomlarda alınan toplam UV dozu önemliyken , maling melanoma da aralıklı olarak alınan yüksek dozlar etkilidir.
Deriye ulaşan UV ışın miktarını etkileyen faktörler
Saat, mevsim, coğrafik enlem, bulutlanma, yüzey yansımaları ve yükseklik deriye ulaşan UV ışın miktarını etkiler.
Günlük total UV ışınının %75'i 09:00- 15:00 saatleri arasındadır. Yaz aylarında özellikle deri için zararlı UV nin yeryüzüne ulaşma yoğunluğu artmaktadır. Yıllık maruz kalınan UV ışın miktarı ekvatordan uzaklaştıkça azalmaktadır. UV şiddetini bulutlar azaltmaktadır. Ancak bulutlardaki su içeriği UV den çok kızıl ötesi ışınları zayıflatmakta bu durum derideki ısı etkisini azaltmakta, bu uyarıcı etki azaldığından plajda UV ye aşırı maruz kalma riski artmaktadır. UV-B radyasyonunun %3 kadarı çimden yansırken bu oran kumda %25' i bulabilir. Su %5 oranında yansımaya söbep olurken asıl önemlisi UV radyasyonun %75' i suyun 2 metre derinliğine ulaşabilmektedir. Yüksekilk olarak her 300 metre artış güneş yanığı oluşturma etkisinin %4 artırır.

femaaiaı
)plam UV
%50'sine
yaşına kadar
Katır, bu yüzden
çocukluktan başlayarak
güneş ışınlarına maruz
kalmayı azaltacak
davranış değişikliklerini
geliştirmeye yönelik
toplum eğitimi şarttır.


Güneşten korunma
Bireyler yaşamı boyu alacağı toplam UV miktarının %50'sine 20 yaşına kadar maruz kalır. Bu yüzden çocukluktan başlayarak güneş ışınlarına maruz kalmayı azaltacak davranış değişikliklerini geliştirmeye yönelik toplum eğitimi şarttır.
Güneş ışınlarının bir kısmı deriye yerden yansıyarak ulaşmaktadır. Özellikle kum, beton, deniz ve kar UV ışınlarını yansıtmaktadır. Çocuklar açık havada oynadıkları için daha uzun süre güneş ışınlarının etkisi altında kalırlar. Bu nedenle şapka ve şemsiye tam koruma sağlamaz. Giysiler yaklaşık % 20-25 oranında koruma sağlayabilir. İpeksi gibi ince kumaşların ve koyu renkli giysilerin koruyucu özellikleri yoktur. Fakat korunma yönteminin giysilerle (açık renk şapka ve tişört vb.) desteklenmesi gerekir. Deri tipine bakılmaksızın güneşten koruyan yüksek faktör içeren ürünlerin uygulanması gerekir. 3 yaşın altındaki çocuklar kesinlikle korunmasız güneşin altında bırakılmamalıdır. Güneş ışınları yaklaşık %85 oranında bulutlardan geçer. Yaz aylarında hava bulutlu diye güneşten korunmayı boş vermemek gerekir. UV geçirmeyen güneş gözlükleri ise katarakt oluşumuna karşı koruyucudur.
Hayatında en az bir kez bile şiddetli güneş yanığı geçiren bireylerde deri kanseri geçirme riski 2 kat artıyor. Gün içinde tesadüf olarak maruz kalma oranı, isteyerek güneşe maruz kalmaktan 4-5 kat fazladır. Bu nedenle tam gün güneşten korunmak gereklidir. Geniş etkili ve koruma faktörlü bariyer oluşturucu güneş kremlerinin düzenli biçimde kullanımının yaygınlaşması kısa ve uzun dönem UV etkilerinden korunmada büyük önem taşımaktadır.
    Ayrıca düzenli aralıklarla cilt muayenesi yapıp var olan benlerdeki şekil, renk, büyüklük değişikliklerinin saptanması ve gerekiyorsa takip ve tedavisi yapılmalıdır.
KAYNAKLAR
1-Özkan Ş, Ergör G, İlknur T: Güneş ve
toplum bilinci. Türkderm 2001, 35:277-284
2-http://www. istanbul.edu. tr/itf/itfogrenci/
attachments/079_dis.faktörlerin.deri.
uzerindeki.etkileri.ve.korunma.yollari.pdf
3-Öztürkcan S, Ermertcan A.T: Güneş
koruyucuları. Türkiye Klinikleri J Cosmetol
2004, 5:162-166
4-Artcan Ö: Güneş ıştğı ve cildimiz. Trakya
Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dermatoloji AD,
EDİRNE Standart Dergisi, 2005; 44:86-9
5-Eide M], Weinstock MA, Epidemiology
of skin cancer. Cancer ofthe Skin. Rigel DS,
Friedman RJ, Dzubow LM et al. Elsevier,
Philadelphia. 2005:47-61.
6-Grossman D, Leffel DJ: Squmaous celi
carcinoma. Fitzpatrick's Dermatology in
General Medicine. Wolff K, Goldsmith LA,
Katz Sİ et al. 7. Baskı. 2008. Vol 1, Ch.114.
1028-36
7-Sarıcaoğlu H: Güneşlenme sonrası deri
bakımı. Türkiye Klinikleri J Cosmetol 2004,
5:186-190


GÜNEŞTEN KORUNMAK İÇİN YAPİLMASİ GEREKENLER
1- Güneş ışınlarının en şiddetli olduğu öğlen saatlerinde (n.oo ile 15.00 arasında) güneşe çıkmamaya özen gösterilmelidir.
2-Gölgede oturulmalıdır.
3- Şemsiye, şapka kullanılmalı; açık renk giysiler giyilmelidir.
4- Güneşten koruyan ürünler bilinçli kullanılmalıdır.
Erişkinler deri tiplerine göre en az 30 faktör olmak üzere değişik faktörlerde güneş koruyucu kullanabilirler, ancak çocuklarda deri tipine bakılmaksızın yüksek faktörlü ürünler kullanılmalıdır. Güneşten koruyan ürünler, güneşe çıkmadan yarım saat önce deriye uygulanmalıdır. Deriye yeterli miktarda ve kalınlıkta sürülmelidir. Güneşten koruyan ürünler deriye eşit miktarda yedirilerek ve gerekirse; sık havuza veya denize girmek, havlu ile kurulanmak ve terlemek gibi durumlarda gün boyunca tekrar uygulanmalıdır. Yüz, omuz, ense ve boyun gibi daha yoğun olarak güneş ışınlarından etkilenen bölgeler sürekli güneşten koruyan ürünler ile korunmalıdır.


0 yorum:

Yorum Gönder