28 Ağustos 2015 Cuma

Omega -3 kanser yapar mı?

Omega-3 hapları kanser yapar mı, Omega-3 hapı kullanmak kansere yol açar mı, Omega-3 kansere neden olur mu, Omega 3 hangi kansere sebep oluyor son dönemlerin cevabı en çok merak edilen…

Omega-3 hapları kanser yapar mı, Omega-3 hapı kullanmak kansere yol açar mı, Omega-3 kansere neden olur mu, Omega 3 hangi kansere sebep oluyor son dönemlerin cevabı en çok merak edilen bu soruları sizler için uzmanlarımıza sorduk. Sağlık açısından pek çok yarar taşıyan Omega-3 ’ün bakın aynı zamanda ne gibi zararları var, kansere yol açıyor mu makalemizden öğrenelim.

Omega-3 kanser yapıyor mu?

Bilhassa beyin ve kalp hastalıklarına iyi geldiği, beyni ve kalbi besleyip, beynin gelişmesine olanak sağlamasıyla bilinen Omega-3 haplarının ne yazık ki kanser yaptığı riski ortaya çıktı. Omega-3 haplarının özellikle de prostat kanseri riskini %71 arttırdığı yapılan araştırmalarla kesinlik kazanmıştır.

Kanda yüksek oranda Omega-3 yağ asidi bulunuyorsa erkeklerin korkulu rüyası olan prostat kanseri ortaya çıkabiliyor. Kanda eğer düşük oranda Omega-3 yağ asidi varsa bu durumda da risk %43 oranındadır. Uzman hekimler Omega-3 haplarının kullanımına karşı uyarılarda bulunuyor. Omegega-3 hapları kullanmak yerine haftada 1 ya da 2 kez balık tüketimi tavsiye ediliyor.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Omega -3 kanser yapar mı?
7 Ocak 2014 - 08:36:04 Yorum Yok 25 okunma 0 beğeni
Etiketler: kanser hastalıkları
Yorum yaz Yararlı buldum0

Bağırsak kanseri neden olur?

Bağırsak kanserinin nedenleri, bağırsak kanseri sebepleri, bağırsak kanserinin nedenleri nelerdir günümüzde pek çok insanın korkulu rüyası olan bağırsak kanseri,sık rastlanır kanser türlerinden bir tanesidir. Her kanser türünde olduğu gibi, bağırsak…

Bağırsak kanserinin nedenleri, bağırsak kanseri sebepleri, bağırsak kanserinin nedenleri nelerdir günümüzde pek çok insanın korkulu rüyası olan bağırsak kanseri,sık rastlanır kanser türlerinden bir tanesidir. Her kanser türünde olduğu gibi, bağırsak kanserinde de erken evre büyük önem taşıyor. Aynı zamanda bağırsak kanserinin nedenleri de bilinmelidir ki, bu nedenlere yönelik önlemler alınsın ve bağırsak kanseri riski en aza indirilsin.

Bağırsak kanserinin nedeni

Kolon kanseri olarak da tabir edilen bağırsak kanseri pek çok nedenden kaynaklı olarak ortaya çıkabiliyor. Ancak bağırsak kanserine asıl sebep olan faktörün ne olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Çevresel ve genetik faktörlerin etkisinin yüksek olduğundan şüphe duyulmaktadır. Ailesinde bağırsak kanseri olan bir kişinin bu kanser türüne yakalanma riski çok yüksek olduğu biliniyor.

Daha önceleri meme ve yumurtalık kanserine yakalanmış olan kişilerin veya ailesinde bu hastalığı yaşamış olanların da bağırsak kanserine yakalanmalarının yüksek bir ihtimal olduğu uzmanlarca söylenmekte. Tüm bunların yanı sıra ülseratif kolit ve crohn hastalığı da kolon kanseri riskini arttırmaktadır. Bağırsak kanseri nedenleri arasında en büyük riskin kalıtsal etkenler olduğu unutulmamalıdır.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Bağırsak kanseri neden olur?
14 Ocak 2014 - 20:00:16 Yorum Yok 9 okunma 0 beğeni
Etiketler: bağırsak kanseri
Yorum yaz Yararlı buldum0

Bağırsak kanseri en erken kaç yaşında görülür?

Bağırsak kanseri en erken ne zaman görülür, bağırsak kanseri yaşı, bağırsak kanseri en erken kaç yaşında olur, bağırsak kanserine yakalanma yaşı kaçtır, bağırsak kanseri kaç yaşında görülür bağırsak kanserine olan…

Bağırsak kanseri en erken ne zaman görülür, bağırsak kanseri yaşı, bağırsak kanseri en erken kaç yaşında olur, bağırsak kanserine yakalanma yaşı kaçtır, bağırsak kanseri kaç yaşında görülür bağırsak kanserine olan yatkınlık pek çok kişide mevcut olduğundan bu soruların yanıtı merak edilmektedir. Sizler için bağırsak kanserinin en erken görülme yaşını uzmanlarımıza sorduk ve aldığımız yanıtı yazımızda paylaştık.

Bağırsak kanseri yaşı

Tüm dünyada en çok görülen kanser türleri arasında üçüncü sırada yer alan bağırsak kanseri, ülkemizde de pek çok kişinin hayatını sonlandıran bir hastalık olduğundan, risk grubundaki bir hayli korkutmaktadır. Bağırsak kanseri ya da kolon kanseri riski genellikle birinci ve ikinci derece akrabalarında bu hastalığı yaşamış olan kişilerin hayatını tehdit etmektedir. Bağırsak kanseri riski taşıyorsanız eğer bilmelisiniz ki bu hastalık en erken 40 ’lı yaşlarda kendini gösteriyor.

Herhangi bir yaşta ortaya çıksa bile 40-50 ’l yaşlarda belirtilerini göstermeye başlamaktadır. Eğer risk grubundaysanız ve yaşınız 40 ’a gelmiş olmasına rağmen hiçbir şikayet yaşamıyor olsanız da mutlaka her 5 yılda bir kolonoskopi yaptırmanız tavsiye edilir. Üstelik birinci derece akrabasında bağırsak kanserine yakalanan kişi, kaç yaşında bu hastalığa yakalandı ise, o kişinin yaşından 10 yıl öncesinde kolonoskopi başlatılmalı ve 5 yıl ara ile tekrarlanmalıdır. Örneğin, birinci derece akrabanız 40 yaşında bağırsak kanseri olmuş ise, siz 30 yaşında iken kolonoskopi yaptırmalısınız.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Bağırsak kanseri en erken kaç yaşında görülür?
15 Ocak 2014 - 23:00:26 Yorum Yok 423 okunma 0 beğeni
Etiketler: bağırsak kanseri
Yorum yaz Yararlı buldum0

Bağırsak kanseri nasıl teşhis edilir?

Bağırsak kanserinin teşhisi, bağırsak kanseri erken teşhis, kolon kanseri nasıl teşhis edilir, bağırsak kanseri nasıl anlaşılır ailesinde bağırsak kanseri olan hastaların hemen hepsi bu soruların yanıtını merak ediyor. Bağırsak (kolon)…

Bağırsak kanserinin teşhisi, bağırsak kanseri erken teşhis, kolon kanseri nasıl teşhis edilir, bağırsak kanseri nasıl anlaşılır ailesinde bağırsak kanseri olan hastaların hemen hepsi bu soruların yanıtını merak ediyor. Bağırsak (kolon) kanserinin teşhisi nasıl yapılır buyurun yazımızın devamından hep birlikte öğrenelim ve erken dönemde bağırsak kanserinden haberdar olalım.

Bağırsak kanserinin teşhisi

Bağırsak kanseri yani diğer adıyla kolon kanseri teşhisi için tek bir yöntem bulunmaktadır. Bağırsak kanserinin teşhisi uygun aralıklarla düzenli olarak kolonoskopi yaptırmaktır. Birinci ve ikinci derece akrabalarınızda bağırsak kanseri hastası varsa eğer siz risk grubundasınız demektir ve hiçbir şikayetiniz olmadan kolonoskopi uygulamasına başlamalısınız.

Hiçbir şikayet yokken risk grubunda olanlar 5 yılda bir kolonoskopi yaptırarak bağırsak kanseri erken teşhis edilebilir. Risk faktörü taşıyanlar 35-40 yaşlarında kolonoskopiye başlamalı, risk grubu dışındakiler ise 50 yaşından itibaren yaptırmalıdır. Ailevi kalıtsal bağırsak kanseri bulunanların ise, bağırsak kanseri erken teşhisi için 20 ’li yaşlarda zorunlu olarak kolonoskpi yaptırmalıdırlar. Bağırsak kanseri belirtileri ortaya çıkmış olsa bile yine teşhis için kolonoskopi uygulamasına ihtiyaç vardır. Kolon kanseri teşhisi sadece kolonoskopi ile yapılır.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Bağırsak kanseri nasıl teşhis edilir?
17 Ocak 2014 - 18:00:09 Yorum Yok 6 okunma 0 beğeni
Etiketler: bağırsak kanseri, bağırsak kanseri nasıl anlaşılır
Yorum yaz Yararlı buldum0

Wireless kanser yapar mı?

Wireless kansere neden olur mu, wireless kanser mi yapıyor, kablosuz internet kanser yapar mı, kablosuz internet kansere yol açar mı bu soruların yanıtını merak edenler için, makalemizde paylaştık. Teknolojinin gelişmesiyle…

Wireless kansere neden olur mu, wireless kanser mi yapıyor, kablosuz internet kanser yapar mı, kablosuz internet kansere yol açar mı bu soruların yanıtını merak edenler için, makalemizde paylaştık. Teknolojinin gelişmesiyle hayatımıza giren bilgisayardan dünyaya açılan pencere yani internet ne yazık ki sağlığımızla oynuyor. Sağlık açısından elektronik eşyaların ne denli zararlı olduklarının farkındayız, fakat hayatımızı kolaylaştıran bu cihazlardan ayrılmamız mümkün değil.

Kablosuz internet kansere neden oluyor mu?

Yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde kablosuz internetin (wireless) kanser hastalıklarına sebep olduğu ortaya çıktı. Kemik iliği hücreleriyle fareler üzerinde yapılan deneyler, wirelessın kansere yol açtığını kanıtladı. Kablosuz internet elektromanyetik alan olduğu için, kanserli hücrelerin çoğalmasına sebep oluyor ve bu durumda da kanser hastalıkları meydana geliyor.

Wirelessa maruz kalan hücreler kötü etkileniyor ve zamanla kanserleşerek dönemimizin en çok korkutan ve giderek yaygınlaşan kanser hastalığını ortaya çıkartıyor. Kanserli hücrelerin artmasına yol açan kablosuz internet yani wireless, uzmanlar tarafından pek önerilmiyor.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Wireless kanser yapar mı?
25 Ocak 2014 - 18:40:30 Yorum Yok 42 okunma 0 beğeni
Etiketler: kablosuz internet kanser yapar mı, kanser nedenleri
Yorum yaz Yararlı buldum0

Kanser vücuda nasıl yayılır?

Kanser nasıl yayılır, kanser vücuda nasıl yayılıyor, kanser hücresi nasıl yayılır, kanserin yayılma şekli, kanser nasıl vücuda yayılır, kanser hücreleri nasıl yayılır gelin bu sorularımıza yanıt bulacağımız makalemizi sonuna kadar…

Kanser nasıl yayılır, kanser vücuda nasıl yayılıyor, kanser hücresi nasıl yayılır, kanserin yayılma şekli, kanser nasıl vücuda yayılır, kanser hücreleri nasıl yayılır gelin bu sorularımıza yanıt bulacağımız makalemizi sonuna kadar okuyalım. Kanser riski taşıyorsanız ya da daha önce bir kez kansere yakalanmış ve kanseri yenmiş iseniz kanserden ciddi oranda korunmanız gerekir, sakın unutmayın. Aksi durumda kanser nüks edebilir.

Kanser nasıl yayılır?

Günümüzün önemli sağlık sorunlarından birisi olan kanserin yayılmasında kanser türünün de etkisi oldukça büyüktür. Bazı kanserler vücuda yavaş yavaş yayılırken, bazıları da biz hiç fark etmeden hızlıca yayılmış olur. Özellikle de pankreas kanseri başta olmak üzere beyin ve karaciğer kanseri hızlıca vücuda yayılmaktadır.

Kanserin vücuda yayılması 3 yolla mümkündür. Bunlarda ilki direkt yayılmadır. Kanser hücresi büyüyerek etrafında bulunan yapılara doğru uzanır ve yayılma gösterir. Bir diğer kanserin vücuda yayılma yolu ise lenf kanallarıdır. Lenf kanalları sayesinde uzak organlara kolayca ulaşır. Kan akımı yolu da üçüncü yayılma şeklidir. Kan akımıyla da uzağında bulunan organlara yayılmaktadır.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Kanser vücuda nasıl yayılır?
9 Şubat 2014 - 20:05:11 Yorum Yok 295 okunma 0 beğeni
Etiketler: kanser hücreleri nasıl yayılır, kanser hücresi nasıl yayılır, kanser nasıl vücuda yayılır, kanser nasıl yayılır, kanser vücuda nasıl yayılıyor, kanserin yayılma şekli
Yorum yaz Yararlı buldum0

Kanser ağrılarına çözüm

Kanser ağrılarına çare, kanser ağrısına ne iyi gelir, kanser ağrısı nasıl geçer, kanser ağrısı nasıl giderilir günümüzde kansere yakalanan insanların sayısında artış gözlenmektedir. Kanser, ölüme kadar götürebilen çok ciddi hastalıklardan…

Kanser ağrılarına çare, kanser ağrısına ne iyi gelir, kanser ağrısı nasıl geçer, kanser ağrısı nasıl giderilir günümüzde kansere yakalanan insanların sayısında artış gözlenmektedir. Kanser, ölüme kadar götürebilen çok ciddi hastalıklardan bir tanesidir. Hem kanserin yol açacağı şikayetleri önlemek hem de ölüm riskini azaltmak için erken dönemde tedavi ve çok iyi bakım şart.

Kanser ağrısının tedavisi

Kanser hastalarının en çok yakındığı şikayetler ise kanser ağrılarıdır. Kanserin neden olduğu ağrılar yaşam kalitesini bozuyor, kişiyi psikolojik sorunların içine sürüklüyor. Uzmanlar kanser ağrılarından kurtulmak için ilaç tedavisi ve ilaç dışı tedavi yöntemlerini tavsiye ediyorlar. İster kanserin ister kanser tedavisinin yol açtığı ağrılar olsun, mutlaka hastalara ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Ağrı kesici ilaçların zamanında kullanılması ile kanser ağrıları giderilir.

İlaçların ağrıyı gidermede yetersiz kaldığı durumlarda ise ağrı sinirlerinin bloke edilmesi ile kanser ağrıları geçirilebilir. Ağrı sinirlerine uygulanacak yüksek frekanslı radyo dalgaları ile ağrı iletimi engellenmektedir. Bir diğer kanser ağrısına çözüm ise morfin pompasıdır.

Morfin pompası kanser hastalarını dindirmede en ileri yöntemdir. Omurilikten ağrı ileten sinirlerin bulunduğu boşluğa ince bir katater yerleştirilir ve sonrasında port ya da pompa yerleştirilerek kataterin ucu buraya bağlanır. Sonrasında düşük doz morfin ya da morfin benzeri ilaçlar verilerek kanser hastasının ağrısı geçirilir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Kanser ağrılarına çözüm
16 Şubat 2014 - 16:00:53 Yorum Yok 9 okunma 0 beğeni
Etiketler: kanser ağrılarına çare, kanser ağrısı nasıl geçer, kanser ağrısı nasıl giderilir, kanser ağrısına ne iyi gelir, kanser ağrısının tedavisi
Yorum yaz Yararlı buldum0

Kanser geçici midir?

Kanser geçer mi, kanser geçici mi, kanser hastalığı tedavi edilir mi, kanser hastalığından kurtulmak mümkün mü kanser hastası ola ya da olma riski yaşayan birçok kişinin merak ettiği bu sorularına…

Kanser geçer mi, kanser geçici mi, kanser hastalığı tedavi edilir mi, kanser hastalığından kurtulmak mümkün mü kanser hastası ola ya da olma riski yaşayan birçok kişinin merak ettiği bu sorularına yanıt verdik. Son dönemlerin korkutan hastalıklarından birisi olan kanser, pek çok kişinin yaşamını kötü etkilemeye ve hatta yaşamlarına son vermeye devam ediyor. Erken teşhis ve tedavi için geç kalan kişilerin kanser hastalığından dolayı hayatları mahvoluyor. Peki, kanser geçicimidir?

Kanser geçici mi?

Vücudun bir takım bölgelerinde ele gelen sert şişlikler, ses kısıklığı, göğüs ağrısı, yutkunma güçlüğü, hazımsızlık, bir türlü geçmeyen öksürük, ol ve omuzda ağrı, kemik ağrısı, kilo kaybı, iştahsızlık, baş ağrısı, sarılık, iyileşmeyen yaralar ve daha pek çok sorun kanser hastalıklarının belirtileri olabiliyor.Eğer bu belirtiler doğrultusunda kanser erken evrede iken teşhis edilir ve tedavisine başlanırsa geçicidir. aksi durumda hayatınıza son verebilir.

Kanser geçici ve tedavi edilebilir bir hastalık olsa da, nüks etme riski bulunmaktadır. Ortaya çıkan kanser hastalığı erken dönemde fark edilip tedavi edilse bile, kanser hastalığından kurtulduktan sonra yaşam kalitenize çok dikkat etmeniz gerekir. Çünkü yaşayacağınız bir takım sorun ve sıkıntılar, beslenmenize ve doktorunuzun önerilerine kulak vermemeniz kanserin nüksüne neden olacaktır. Bu durumda ikinci kansere yakalanmak, kanserin tedavisini zorlaştırabilir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Kanser geçici midir?
18 Şubat 2014 - 21:06:57 Yorum Yok 124 okunma 0 beğeni
Etiketler: kanser geçer mi, kanser geçici mi, kanser hastalığı, kanser hastalığı tedavi edilir mi, kanser hastalığından kurtulmak mümkün mü
Yorum yaz Yararlı buldum0

Lösemi tanısı nasıl konur?

Lösemi tanısı, lösemi tanısı nasıl konulur, kan kanserinin tanısı nasıl konur, lösemi teşhisi nasıl konulur, lösemi teşhisi nasıl yapılır, lösemi teşhisi nasıl konur, kan kanseri teşhisi ve tanısı hakkında tüm…

Lösemi tanısı, lösemi tanısı nasıl konulur, kan kanserinin tanısı nasıl konur, lösemi teşhisi nasıl konulur, lösemi teşhisi nasıl yapılır, lösemi teşhisi nasıl konur, kan kanseri teşhisi ve tanısı hakkında tüm merak edilenleri uzmanlarımız yanıtladı. Çocuklarda kanser türü hastalıklar pek görülmez fakat görülen üç kanser türünden biri lösemidir ve tedavisi gereken zamanda uygulanmaz ise ölüme yol açabilir.

Lösemi teşhisi nasıl konur?

Lösemi tanısı ne kadar erken dönemde konursa tedaviye de o kadar erken başlanmış olur ve ölüm riski en aza iner. Lösemi teşhisi oldukça kolay bir işlemdir. Yapılacak olan kan sayımı ile akyuvarlarda anormal artış olup olmadığı kolayca anlaşılır ve kan kanseri tanısı konmuş olur. Ayrıca bunun yanı sıra kemik iliği başta olmak üzere kan yapan dokulardan alınan örneklerle daha da ayrıntılı bir inceleme yapılarak löseminin tipi belirlenir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Lösemi tanısı nasıl konur?
6 Mart 2014 - 16:05:52 Yorum Yok 23 okunma 0 beğeni
Etiketler: kan kanseri teşhisi, kan kanserinin tanısı nasıl konur, lösemi tanısı, lösemi tanısı nasıl konulur, lösemi teşhisi nasıl konulur, lösemi teşhisi nasıl konur, lösemi teşhisi nasıl yapılır
Yorum yaz Yararlı buldum0

Kolon kanserinden korunma yolları nelerdir?

Kolon kanserinden korunma yolları, kolon kanserinden korunmanın yolları, kolon kanseri korunma yöntemleri, kolon kanserinden nasıl korunmalı, kolon kanserine karşı nasıl önlem alınmalı buyurun makalemizin devamından öğrenelim. Tıpta kolon kanseri olarak…

Kolon kanserinden korunma yolları, kolon kanserinden korunmanın yolları, kolon kanseri korunma yöntemleri, kolon kanserinden nasıl korunmalı, kolon kanserine karşı nasıl önlem alınmalı buyurun makalemizin devamından öğrenelim. Tıpta kolon kanseri olarak adlandırılan kalın bağırsak kanseri özellikle erkeklerde en fazla görülen ve toplumuzda da birçok kişinin yakalandığı bir kanser türüdür. Giderek kolon kanserine yakalananların sayısında artış gözlendiği için, uzmanlar kolon kanserinden korunmanın yolları hakkında bilgilendirdiler.

Kolon kanserinden korunma

Yaklaşık 2 metre uzunluğundaki sindirim sisteminin ince bağırsaktan gelen son kısmı olan kalın bağırsağın kanser hücrelerine maruz kalmaması için uzmanlar bol miktarda lifli gıdalar tüketilmesi gerektiğini söylüyorlar. Ne kadar çok lifli yiyecekler tüketilirse kolon bağırsak kanserine yakalanma riski en aza iner, kansere karşı korunma sağlanır. Aynı zamanda lifli gıdalar kanserojen maddelerin yoğunluğunu da azaltmaktadır.

Kolon kanserinden korunmak için yağlı gıdaları da çok fazla tüketmemek gerekiyor. Kırmızı et ve yağlı gıdalar kolon kanseri ihtimalini arttırdığı için çok faza bu yiyeceklere ağırlık verilmemesi tavsiye ediliyor. Kolon kanserinden korunma yöntemleri arasında bir diğer önemli husus ise, düzenli kontrole gitmektir. Egzersiz yapmak, yeşil çay içmek gibi alışkanlıklarda kolon kanserinden korunmayı sağlar.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Kolon kanserinden korunma yolları nelerdir?
6 Mart 2014 - 17:05:50 Yorum Yok 22 okunma 0 beğeni
Etiketler: kolon kanseri korunma yöntemleri, kolon kanserinden korunma yolları, kolon kanserinden korunmanın yolları, kolon kanserinden nasıl korunmalı, kolon kanserine karşı nasıl önlem alınmalı
Yorum yaz Yararlı buldum0

Kanser tedavisinde zeytin yaprağı

Kanserde zeytin yaprağı, zeytin yaprağı kanser tedavisi, zeytin yaprağı kansere iyi gelir mi, zeytin yaprağının faydaları nelerdir, kansere zeytin yaprağı çayı, kansere doğal çözüm arıyorsanız zeytin yaprağı ekstresi en etkili…

Kanserde zeytin yaprağı, zeytin yaprağı kanser tedavisi, zeytin yaprağı kansere iyi gelir mi, zeytin yaprağının faydaları nelerdir, kansere zeytin yaprağı çayı, kansere doğal çözüm arıyorsanız zeytin yaprağı ekstresi en etkili çözüm yöntemlerinden bir tanesidir. Doğanın eczanesinde her hastalığa olduğu gibi, kansere de çözüm var.

Zeytin yaprağı kanser tedavisi

Kanser tedavisinde zeytinyağı ve zeytin yaprağının özü büyük bir etki yaratıyor diye açıklama yapan uzmanlar, bu ikilinin mutlaka hayatımızda yer alması gerektiğini vurguluyorlar. Kalp ve damar sağlığı, tansiyon gibi pek çok rahatsızlıkların önüne geçmede etkili olan zeytinyağı, kansere yakalanma riskini de büyük ölçüde azaltıyor.

Zeytin, zeytin yağı ve yaprağında bulunan özler vücudumuzdaki toksik maddelerin yok izole edilmesini sağlıyor ve bu sayede vücudumuz daha uzun yıl sağlıklı kalabiliyor. Aynı zamanda kanser tedavisinde zeytin yaprağı, yağı ve zeytinin kendisine yer vermek DNA ’nın da korunmasını, tedavi süresinin kısalmasını sağlıyor.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Kanser tedavisinde zeytin yaprağı
11 Mart 2014 - 12:30:37 Yorum Yok 7 okunma 0 beğeni
Etiketler: kanserde zeytin yaprağı, kansere doğal çözüm, kansere zeytin yaprağı çayı, zeytin yaprağı kanser tedavisi, zeytin yaprağı kansere iyi gelir mi, zeytin yaprağının faydaları nelerdir
Yorum yaz Yararlı buldum0

Kanser riski olan benler

Kanser riski taşıyan benler, kanser tehlikesi olan benler, kanser riski taşıyan benler nasıl olur, tümör gelişimi bulunan benler, kanser riski taşıyan ben, kanser belirtisi olan benler, kanseri işarete eden benler…

Kanser riski taşıyan benler, kanser tehlikesi olan benler, kanser riski taşıyan benler nasıl olur, tümör gelişimi bulunan benler, kanser riski taşıyan ben, kanser belirtisi olan benler, kanseri işarete eden benler nasıl olur sizler için makalemizin devamında açıkladık. Dünya genelinde giderek artan kanser hastalıklarının belirtilerine karşı tetikte olmalı ve husule gelen problemlerin neden kaynaklandığı bir uzmana danışarak öğrenilmelidir.

Kanser riskli taşıyan benler

Cilt kanseri de giderek artan bir kanser türüdür ve en önemli belirtisi de benlerdeki değişikliklerdir. Cilt kanseri özellikle de ölüme neden olan kanserlerin başında geldiği için, kanser riski taşıyan benler çok mühimdir. Kanser riski taşıyan benler gözetim altında tutulduğu zaman erken dönemde tanı ve tedavi ile kanser hastalığının ölüm riskinden korunmak mümkün.

Kanser riski olan benler genellikle şekil ve boyut olarak değişime uğrayan benlerdir. Özellikle de asimetrik bir görünüm arz eden benlerin kanser riski taşıması yüksektir. Benlerin kenarları kıvrıntılı veya düzensiz görünümdeyse bu benin kanser riski taşıma ihtimali yüksektir. Benlerin rengi de kansere işarete eder.

Homojen ya da tek renge sahip olan benler risk teşkil etmez, fakat kahverengi, siyah, kırmızı gibi birden fazla renk oluşmaya başlamışsa, mutlaka dermatoloğa başvurulmalıdır. Ebatı da 6 milimetrenin üstündeyse bu benler kanser gelişimi yüksek olan benlerdir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Kanser riski olan benler
30 Mart 2014 - 20:05:49 Yorum Yok 6 okunma 0 beğeni
Etiketler: kanser belirtisi olan benler, kanser riski taşıyan ben, kanser riski taşıyan benler, kanser riski taşıyan benler nasıl olur, kanser tehlikesi olan benler, kanseri işarete eden benler nasıl olur, tümör gelişimi bulunan benler
Yorum yaz Yararlı buldum0

Meme kanserinde erken tanının önemi

Meme kanserinde erken tanı meme kanserinde erken teşhis meme kanserinde erken tanı önemi meme kanserinde erken teşhisin önemi meme kanserinden korunma yolları meme kanseri nasıl teşhis edilir sizler için sagliksiteniz.com ’da…

Meme kanserinde erken tanı meme kanserinde erken teşhis meme kanserinde erken tanı önemi meme kanserinde erken teşhisin önemi meme kanserinden korunma yolları meme kanseri nasıl teşhis edilir sizler için sagliksiteniz.com ’da bu soruların yanıtlarına yer verdik.

Meme kanserinde erken teşhisin önemi

Son zamanlarda giderek yaygınlaşan kanser türlerinden birisi olan meme kanseri, kadınların büyük bir çoğunluğunun yaşamını yitirmesine ya da yaşam kalitesinin düşmesine, psikolojik sorunlar yaşamasına sebep olmaktadır. Kanser hastalıklarının her biri için düzenli kontroller yaptırmalı ve bilhassa risk grubunda olanlar bu kontrolleri kesinlikle aksatmamalıdır.

Meme kanserinin meydana gelmesinde de pek çok faktör rol oynuyor. Genetik faktörlerinde etkisinin büyük olmasından dolayı, ailesinde meme kanserine yakalanmış kişiler varsa mutlaka erken tanı ve tedavi için yılda bir kez kanser taraması yaptırılmalıdır. Meme kanserinde erken tanı hayat kurtarıyor.

Ancak şunu söylemek gerekir ki, meme kanseri yalnızda kadınların yaşadığı bir sorun değil, aynı zamanda erkeklerde de meme kanseri ortaya çıkabiliyor. Üstelik son yıllarda erkeklerde meme kanseri vakasında da %50 bir artış yaşanmaktadır. Süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin kontrol dışı olarak çoğalmaları ile husule gelen meme kanserinde, aynı zamanda bu hücrelere vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam ediyorlar.

Meme kanserinde erken teşhisin önemi, hastalığın ilerlemeden kontrol altına alınması ve hastanın hayatta kalma şansının artmasıdır. 20 ’li yaşlarda itibaren 3-4 yılda bir, 40 ’li yaşlardan sonra ise ise yılda bir düzenli mamografi çektirmek kanserin erken dönemde teşhisini sağlar. Bu vesileyle kanser hücreleri çoğalmadan tedavi uygulanır. Aksi durumda meme kanserinde ya tek ya da çift memenin alınması işlemine gidilebiliyor. Meme kanserinden korunmak için bu önerileri dikkate alın.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Meme kanserinde erken tanının önemi
28 Nisan 2014 - 21:00:28 Yorum Yok 4 okunma 0 beğeni
Etiketler: meme kanseri nasıl teşhis edilir, meme kanserinde erken tanı, meme kanserinde erken tanı önemi, meme kanserinde erken teşhis, meme kanserinde erken teşhisin önemi, meme kanserinden korunma yolları
Yorum yaz Yararlı buldum0

Kanser hastalığının sebepleri

Kanser hastalığının nedenleri kanser hastalığına neden olan etkenler kanser hastalığının nedeni nedir kanser hastalığının sebebi nedir kanserin nedenleri nelerdir kanserin sebepleri hakkında sizleri sagliksiteniz.com ’da bilgilendiriyoruz. Günümüzde büyük küçük bir çok…

Kanser hastalığının nedenleri kanser hastalığına neden olan etkenler kanser hastalığının nedeni nedir kanser hastalığının sebebi nedir kanserin nedenleri nelerdir kanserin sebepleri hakkında sizleri sagliksiteniz.com ’da bilgilendiriyoruz.

Kanser hastalığı sebepleri nelerdir?

Günümüzde büyük küçük bir çok insanın yakalandığı ve yenmeye çalıştığı hastalıkların başında gelen kanser, vücudumuzda yer alan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasından kaynaklı husule gelir. Hücrelerin henüz bilinmeyen sebeplerden dolayı kontrolsüz bir şekilde bölünüp, çoğalmaya başlamaları kötü urları meydana getiriyor. Kanserin ortaya çıktığı doku ve organlara bağlı olarak yüzden fazla çeşidi bulunmaktadır. Kas ve lenf sistemi aracılığıyla vücudun diğer bölgelerine ulaşırlar.

Kanser hastalığının sebepleri içsel ve çevresel olmak üzere ikiye ayrılır. Kanser hastalığının nedenleri arasında çevresel nedenler;kimyasal, radyasyon, virüsler şeklinde çoğaltılabilir. İçsel nedenler ise; hormonal, bağışıklık bozuklukları, kalıtsal mutasyonlar veya genetik faktörler gibi uzatılabilir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Kanser hastalığının sebepleri
12 Mayıs 2014 - 21:00:39 Yorum Yok 3 okunma 0 beğeni
Etiketler: kanser hastalığına neden olan etkenler, kanser hastalığının nedeni nedir, kanser hastalığının nedenleri, kanser hastalığının sebebi nedir, kanserin nedenleri nelerdir, kanserin sebepleri
Yorum yaz Yararlı buldum0

Cilt kanserinin yüzdeki belirtileri

Cilt kanserinin yüzde belirtileri yüzde cilt kanseri belirtileri cilt kanserinin belirtileri nelerdir cilt kanseri yüzde çıkan belirtiler hakkında bilgi almak için sagliksiteniz.com doğru bir adres. Cilt kanserinde ve diğer kanser…

Cilt kanserinin yüzde belirtileri yüzde cilt kanseri belirtileri cilt kanserinin belirtileri nelerdir cilt kanseri yüzde çıkan belirtiler hakkında bilgi almak için sagliksiteniz.com doğru bir adres.

Cilt kanseri yüzdeki belirtiler

Cilt kanserinde ve diğer kanser türlerinde erken teşhis çok büyük önem taşımaktadır. Cilt kanserinin kısa sürede tedavisi içinde cilt kanseri belirtileri mutlaka hissedildiği gibi bir uzmana başvurulmalıdır. cilt kanserinin yüzdeki belirtilerine gelince ise bunlar gözle görülür nitelikte olan sorunlardır.

Cilt kanserinin yüzde görülen belirtileri lekeler, et benleri, cilt çatlağı ve çatlak bölgelerde husule gelen küçük ülserlerdir. Yüzünüzde çıkan yaralar ve lekeler 4 hafta içinde geçmemişse cilt kanserinden şüphe edilmelidir. Kaşıntı, pullanma, kanama ve kabuk bağlama gibi şikayetlerinde yüzde görülmesi cilt kanserini işaret ediyor.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Cilt kanserinin yüzdeki belirtileri
23 Mayıs 2014 - 20:57:54 Yorum Yok 20 okunma 0 beğeni
Etiketler: cilt kanseri yüzde çıkan belirtiler, cilt kanserinin belirtileri nelerdir, cilt kanserinin yüzde belirtileri, yüzde cilt kanseri belirtileri
Yorum yaz Yararlı buldum0

Mezotelyoma hastalığı tedavisi

Mezotelyoma hastalığının tedavisi mezotelyoma hastalığı nasıl tedavi edilir mezotelyoma hastalığı nasıl geçer mezotelyoma hastalığı tedavi edilir mi mezotelyoma tedavisi mezotelyoma nasıl tedavi edilir uzmanlarımız sizler için sagliksiteniz.com ’da açıkladı. Akciğer zarında…

Mezotelyoma hastalığının tedavisi mezotelyoma hastalığı nasıl tedavi edilir mezotelyoma hastalığı nasıl geçer mezotelyoma hastalığı tedavi edilir mi mezotelyoma tedavisi mezotelyoma nasıl tedavi edilir uzmanlarımız sizler için sagliksiteniz.com ’da açıkladı.

Mezotelyoma tedavisi

Akciğer zarında sıvı birikimine sebep olan mezotelyoma hastalığı, sırt, göğüs ve vücudun yan bölgesinde hissedilen ağrılar ile kendini gösteriyor. Nefes almada zorluk çekme ve sürekli giderek şiddetlenen ağrılar hissediyorsanız uzmanlara başvurmalı ve mezotelyoma hastalığı tedavisi olmalısınız.

Öksürük, nadiren çomak parmak, hastalığın yaygınlığı ile ilişkili olarak karında şişme, karın ağrısı gibi belirtiler de husule gelebilir ve bu sebeple mezotelyoma tedavisi aksatılmamalıdır. Mezotelyoma hastalığının tanısı için biyopsi uygulanır ve biyopsinin incelenmesi ardından tedavi planlanır.

Mezotelyoma hastalığının epitelyal, sarkomatöz ve mixt olmak üzere 3 farklı tipi bulunur. Sarkomatöz ve mixt çeşitleri saptandığı zaman
mezotelyoma hastalığının tedavisi kemoterapi ve radyoterapi uygulamasıdır. Epitelyal çeşidinde ise ilk olarak cerrahi girişimlerde bulunulur ve sonrasında kemoterapi ve radyoterapi uygulanır.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Mezotelyoma hastalığı tedavisi
23 Mayıs 2014 - 23:00:19 Yorum Yok 16 okunma 0 beğeni
Etiketler: mezotelyoma hastalığı nasıl geçer, mezotelyoma hastalığı nasıl tedavi edilir, mezotelyoma hastalığı tedavi edilir mi, mezotelyoma hastalığının tedavisi, mezotelyoma nasıl tedavi edilir, mezotelyoma tedavisi
Yorum yaz Yararlı buldum0

Mezotelyoma belirtileri nelerdir?

Mezotelyoma belirtileri mezotelyoma hastalığı belirtileri mezotelyoma hastalığının belirtileri mezotelyomanın belirtisi mezotelyoma belirtileri neler sizler için sagliksiteniz.com ’da yer alıyor. Son birkaç yıldır ülkemizde sıkça görülmeye başlayan hastalıklar arasında yer alan mezotelyoma,…

Mezotelyoma belirtileri mezotelyoma hastalığı belirtileri mezotelyoma hastalığının belirtileri mezotelyomanın belirtisi mezotelyoma belirtileri neler sizler için sagliksiteniz.com ’da yer alıyor.

Mezotelyoma belirtileri

Son birkaç yıldır ülkemizde sıkça görülmeye başlayan hastalıklar arasında yer alan mezotelyoma, daha önceleri nadir görülen tümörler arasındaydı, fakat şimdilerle oldukça korkutucu bir hal aldı. Mezotelyoma hastalığı akciğer, kalbi ve karnı çevrelemekte olan plevra, perikard ve periton isimli zarlardan orijin alan habis bir tümör türüdür. en çokta akciğer zarında görülmektedir.

Mezotelyoma hastalığının belirtileri ise, meydana geldiği bölgeye göre değişkenlik göstermektedir. Genellikle mezotelyoma hastalığında hissedilen belirtiler sırt, göğüs ve yan ağrılarıdır. Zamanla bu şikayetler çoğalır ve şiddeti artar. Nefes almakta güçlük çekme, öksürük, karında şişkinlik ve karın ağrısı da mezotelyoma hastalığı belirtileri arasındadır.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Mezotelyoma belirtileri nelerdir?
24 Mayıs 2014 - 10:00:25 Yorum Yok 3 okunma 0 beğeni
Etiketler: mezotelyoma belirtileri, mezotelyoma belirtileri neler, mezotelyoma hastalığı belirtileri, mezotelyoma hastalığının belirtileri, mezotelyomanın belirtisi
Yorum yaz Yararlı buldum0

Yalancı beyin tümörü belirtileri

Yalancı beyin tümörü yalancı beyin tümörünün belirtileri yalancı beyin tümörü belirtisi yalancı beyin tümörü nedir yalancı beyin tümörü nedir belirtileri nelerdir yalancı beyin tümörü hakkında sizleri sagliksiteniz.com ’da bilgilendirdik. Beynimizin etrafında…

Yalancı beyin tümörü yalancı beyin tümörünün belirtileri yalancı beyin tümörü belirtisi yalancı beyin tümörü nedir yalancı beyin tümörü nedir belirtileri nelerdir yalancı beyin tümörü hakkında sizleri sagliksiteniz.com ’da bilgilendirdik.

Yalancı beyin tümörü belirtileri

Beynimizin etrafında yer alan kafa kemiklerinin birbirine çarpmasını önlemek için aralarında bir sıvı bulunmaktadır. Bu sıvı kirli kan olarak kalbe ulaşır, ancak kalbe ulaşmasında bir engel bulunursa beyinde birikerek baskı yapmaya başlar ve göz sinirlerinde zedelenmeler meydana gelir. İşte bu birikme tümör zannedilir ancak yapılan test ve bir takım tetkiklerle tümör olmadığı anlaşılır. Bu duruma yalancı tümör denir.

Yalancı beyin tümörü dediğimiz bu sorun bir takım şikayetler yaşanmasına sebep olur. Yalancı beyin tümörü belirtileri başında baş ağrısı, baş dönmesi ve kısmende mide bulantısı husule gelir. Gözlerde kararma ve ilerleyen zamanla beraber görme kaybı da gelişebilir. Kimi zaman çift görme de yalancı beyin tümörünün belirtileri arasındadır.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Yalancı beyin tümörü belirtileri
26 Mayıs 2014 - 16:00:04 Yorum Yok 108 okunma 0 beğeni
Etiketler: yalancı beyin tümörü, yalancı beyin tümörü belirtisi, yalancı beyin tümörü hakkında, yalancı beyin tümörü nedir, yalancı beyin tümörü nedir belirtileri nelerdir, yalancı beyin tümörünün belirtileri
Yorum yaz Yararlı buldum0

Cilt kanserinde yeni tedavi

Cilt kanserinde yeni tedavi cilt kanseri yeni tedavi cilt kanseri tedavi yöntemleri cilt kanseri tedavisi yeni cilt kanseri tedavi yolları cilt kanserinde yeni umut bu sorunla karşılaşanlar için sagliksiteniz.com sayfamızda…

Cilt kanserinde yeni tedavi cilt kanseri yeni tedavi cilt kanseri tedavi yöntemleri cilt kanseri tedavisi yeni cilt kanseri tedavi yolları cilt kanserinde yeni umut bu sorunla karşılaşanlar için sagliksiteniz.com sayfamızda yeni tedavi yöntemi hakkında bilgiler sunduk.

Cilt kanserine yeni tedavi

Cilt kanseri hastalığına yakalanmış olan hastalara umut olacak yepyeni bir tedavi yöntemi uzmanları harekete geçirdi. Yapılan araştırmalar sonucunda bilim adamlarını da heyecanlandıran cilt kanseri yeni tedavi yöntemi hastaların bu illet sorundan kurtulmalarını sağlayabilir.

Bağışıklık sisteminin, tümörleri tanıması ve hedef almasının sağlanmasına odaklı olan bu yeni cilt kanseri tedavisi, kanser hücrelerinin, bağışıklık sisteminden gizlenmelerini engelliyor. Kanser hücrelerinin gizlenmesini engelleyen, henüz deneme aşamasında olan “pembrolizumab ve nivolumab” ilaçlardır.

Henüz deneme aşamasında olan bu yöntemde her üç haftada bir damardan “pembrolizumab” verilmekte ve deneyler kendilerini çok iyi hissettiğini söylemekteler. Hatta cilt kanserinin akciğere sıçramasından dolayı zor nefes alan ve yürümekte güçlük çeken 64 yaşındaki Warwick Steele, üçüncü tedaviden sonra eskisine nazaran çok daha iyi olduğunu, işlerini yapabildiğini, rahatlıkla nefes aldığını ve hatta alışverişe bile çıkabildiğini söylemekte.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Cilt kanserinde yeni tedavi
3 Haziran 2014 - 17:30:56 Yorum Yok 4 okunma 0 beğeni
Etiketler: cilt kanseri tedavi yöntemleri, cilt kanseri tedavisi, cilt kanseri yeni tedavi, cilt kanserinde yeni tedavi, cilt kanserinde yeni umut, yeni cilt kanseri tedavi yolları
Yorum yaz Yararlı buldum0

Gırtlak kanseri teşhisi nasıl konur?

Gırtlak kanseri teşhisi gırtlak kanseri nasıl teşhis edilir gırtlak kanserinin teşhisi gırtlak kanseri nasıl belli olur gırtlak kanseri nasıl anlaşılır sagliksiteniz.com ’da! Pek çok üst solunum yolu rahatsızlıklarının şikayetleri arasında yer…

Gırtlak kanseri teşhisi gırtlak kanseri nasıl teşhis edilir gırtlak kanserinin teşhisi gırtlak kanseri nasıl belli olur gırtlak kanseri nasıl anlaşılır sagliksiteniz.com ’da!

Gırtlak kanseri teşhisi

Pek çok üst solunum yolu rahatsızlıklarının şikayetleri arasında yer alan ses kısıklığı, kimi zamanda ciddi bir hastalık olan gırtlak kanserinin en dönem belirtisi de olabiliyor. Ses tellerinde veya larinks etrafında tümör meydana gelmesi sonucu husule gelen gırtlak kanserinin teşhisi erken evrede yapılırsa, bu kanser hastalığı tedavi edilebilir ve kaliteli bir yaşam sürdürülebilir.

Gırtlak kanserinin teşhisi için uzmanlar önce hastanın sağlık geçmişini dinlerler. Daha sonra elle muayene yaparak gırtlak bölgesinde bir şişlik var mı yok mu buna bakarlar. Aynı zamanda hastanın ses kısıklığı yanı sıra boğaz ağrısı, kronik öksürük, balgamda kan, güçlükle yutkunma gibi şikayetlerin varlığı sorgulanır.

Şüphe durumunda “nasendoscope” adı verilen ince, esnek bir tüp kullanılarak gırtlak bölgesi incelenir. Ucunda ışık ve kamera bulunan tüp sayesinde gırtlak bölgesinin incelenmesi esnasında uyuşturucu sprey kullanılır. Bu tüp burundan gırtlağa indirilir ve bu esnada çok az miktarda rahatsızlık hissedilir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Gırtlak kanseri teşhisi nasıl konur?
19 Haziran 2014 - 22:30:18 1 Yorum 19 okunma 0 beğeni
Etiketler: gırtlak kanseri nasıl anlaşılır, gırtlak kanseri nasıl belli olur, gırtlak kanseri nasıl teşhis edilir, gırtlak kanseri teşhisi, gırtlak kanserinin teşhisi
Yorum yaz Yararlı buldum0

Tükürük bezi kanseri neden olur?

Tükürük bezi kanseri nedenleri tükürük bezi kanseri sebepleri tükürük bezi kanserinin nedenleri tükürük bezi kanseri neden kaynaklanır tükürük bezi kanseri neden meydana gelir sagliksiteniz.com ’da! Tükürük bezinde başlayan ve genel olarak…

Tükürük bezi kanseri nedenleri tükürük bezi kanseri sebepleri tükürük bezi kanserinin nedenleri tükürük bezi kanseri neden kaynaklanır tükürük bezi kanseri neden meydana gelir sagliksiteniz.com ’da!

Tükürük bezi kanseri nedenleri

Tükürük bezinde başlayan ve genel olarak günümüzde nadir görülen bir kanser hastalığı çeşidi olan tükürük bezi kanseri, ağız, boyun ve boğaz bölgesinde herhangi bir tükürük bezinde meydana gelir. Tükürük bezi kanserinin en çok görüldüğü bölge ise kulağın hemen önünde yer alan parotid bezidir. Peki tükürük bezi kanseri nedenleri nelerdir?

Tükürük bezi kanserinin kesin olarak sebebi bilinmemektedir. Uzmanlar tükürük bezi kanserinin nedeni olan hücrelerdeki DNA ’ların mutasyona uğramasından kaynaklandığı görüşündeler. Mutasyona uğrayan tükürük bezi hücrelerinin kontrolsüz bir biçimde çoğalıp bölünmesi ve sağlıklı hücreleri öldürmesi tükürük bezi kanseri nedeni olarak açıklanıyor.

Anormal bir biçimde bölünerek çoğalma gösteren, sağlıklı hücreleri yok eden mutasyona uğramış hücreler hem yakın bölgedeki dokuları hem de vücudun çok uzağında bulunan dokuları işgal edebilirler. Bu işgal sonucunda metastas dediğimi kanserin başka bir bölgeye sıçraması sorunu husule gelir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Tükürük bezi kanseri neden olur?
30 Haziran 2014 - 22:30:44 Yorum Yok 7 okunma 0 beğeni
Etiketler: tükürük bezi kanseri neden kaynaklanır, tükürük bezi kanseri neden meydana gelir, tükürük bezi kanseri nedenleri, tükürük bezi kanseri sebepleri, tükürük bezi kanserinin nedenleri
Yorum yaz Yararlı buldum0

Rahim kanseri alternatif tıp

Rahim kanserinde alternatif tıp rahim kanseri alternatif tıp tedavisi rahim kanseri bitkisel tedavisi rahim kanseri bitkisel çözüm rahim kanserinin bitkisel tedavisi var mı sagliksiteniz.com ’da! Jinekolojik kanser türleri arasında en fazla…

Rahim kanserinde alternatif tıp rahim kanseri alternatif tıp tedavisi rahim kanseri bitkisel tedavisi rahim kanseri bitkisel çözüm rahim kanserinin bitkisel tedavisi var mı sagliksiteniz.com ’da!

Rahim kanseri alternatif tıp

Jinekolojik kanser türleri arasında en fazla görülen rahim kanseridir ve ekseri kadınların menopoz dönemine girdikleri zamanda kendini belli eder. Menopoza girmiş kadınların korkulu rüyası olan rahim kanserinin alternatif yöntemlerle tedavi edilmesi için gereken tıbbi çalışmalar tüm hızıyla sürmektedir. Günümüzde rahim kanserinin yol açtığı ağrı ve diğer sorunların giderilmesi için akupunkturun çok etkili olduğu söylenmekte.

Özellikle de lazerli akupunktur tedavisi rahim kanserinin yaşattığı sorunlara doğal çözüm oluyor. Rahim kanserinin tedavisinde kullanılan bir diğer yöntemdir akupresürdür. Chi ’nin dengelenmesi ve yorgunluğun azaltılmasında rol oynayan bu yöntem yaygın bir şekilde yurt dışında kullanılmaktadır.

Çin bitkisel tedavileri de rahim kanserinin doğal, bitkisel çözüm yöntemleri arasındadır. Bilhassa da aloeveranın kanserli tümörlerin yayılmasını azalttığı biliniyor. Rahim kanserinde üremeye başlayan kanserli tümörler aloevera ile önlenebiliyor. Üstelik bu bitki bağışıklık sisteminin güçlenmesine de yardımcı. ginseng, meyan kökü ve sarımsak da rahim kanserinin bitkisel tedavisinde önemli bir yer tutar.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Rahim kanseri alternatif tıp
1 Temmuz 2014 - 18:30:14 Yorum Yok 3 okunma 0 beğeni
Etiketler: rahim kanseri alternatif tıp tedavisi, rahim kanseri bitkisel çözüm, rahim kanseri bitkisel tedavisi, rahim kanserinde alternatif tıp, rahim kanserinin bitkisel tedavisi var mı
Yorum yaz Yararlı buldum0

Acı kayısı çekirdeği yağı kanser tedavisi

Acı kayısı çekirdeği kanser acı kayısı çekirdeği ne işe yarar acı kayısı çekirdeğinin faydaları acı kayısı çekirdeği kansere faydaları acı kayısı çekirdeğinin yararları nelerdir acı kayısı çekirdeği neye iyi gelir…

Acı kayısı çekirdeği kanser acı kayısı çekirdeği ne işe yarar acı kayısı çekirdeğinin faydaları acı kayısı çekirdeği kansere faydaları acı kayısı çekirdeğinin yararları nelerdir acı kayısı çekirdeği neye iyi gelir acı kayısı çekirdeğinin sağlığa etkileri nelerdir sagliksiteniz.com ’da açıkladık.

Acı kayısı çekirdeği kanser

Yapılan deneysel araştırmalar sonucunda acı kayısı çekirdeğinin kanser tedavisinde hastalarda görülen bir takım yan etkilerin önlenmesine ve azalmasında çok faydalı olduğu ortaya çıktı. Acı kayısı çekirdeğinin kanser hastalarına iyi gelmesi, birçok kanser hastasının acı kayısı çekirdeği ile sorunlarından kurtulmasına yardımcı oldu.

Bilhassa da karaciğer kanserinin tedavisi için uygulanan metotların ortaya çıkarttığı yan etkiler acı kanser çekirdeği ile azaltılıyor ve hastalar daha kaliteli bir yaşam sürerek kanser hastalığını yeniyor. Antioksidan bakımından zengin olan acı kanser çekirdeğinin içinde ihtiva edilen amigdalin maddesi kanseri tedavi edici özellik göstermektedir.

Acı kayısı çekirdeğinden elde edilen amigdalin maddesini kullanan bilim insanları, hasarlı hücrelerin kendi kendini öldürmesine şahit oldular. Stres üzerinde de çok faydalı olan acı kayısı çekirdeğini normal dozda kullanmanın dışına da çıkmamak gerekiyor. Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi, acı kayısı çekirdeğinin fazlası da zararlıdır, öldürücüdür.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Acı kayısı çekirdeği yağı kanser tedavisi
2 Temmuz 2014 - 15:45:32 Yorum Yok 40 okunma 0 beğeni
Etiketler: acı kayısı çekirdeği kanser, acı kayısı çekirdeği kansere faydaları, acı kayısı çekirdeği ne işe yarar, acı kayısı çekirdeği neye iyi gelir, acı kayısı çekirdeğinin faydaları, acı kayısı çekirdeğinin sağlığa etkileri nelerdir, acı kayısı çekirdeğinin yararları nelerdir
Yorum yaz Yararlı buldum0

Yeni Doğan Bebek Hastalıkları

Yeni doğan bebek tanımı, doğumunun üzerinden iki hafta geçmiş bebeklere verilen bir tanımdır. Bu dönemde oluşan hastalıklar üç ayrı gruba ayrılmaktadır: doğmalık kusurlu gelişim, doğum sırasında oluşan yaralanmalar ve yeni doğan bebeklerde görülen hastalıklardır.

Yeni doğan bebek tanımı, doğumunun üzerinden iki hafta geçmiş bebeklere verilen bir tanımdır. Bu dönemde oluşan hastalıklar üç ayrı gruba ayrılmaktadır: doğmalık kusurlu gelişim, doğum sırasında oluşan yaralanmalar ve yeni doğan bebeklerde görülen hastalıklardır.

 

Yaşamın ilk günlerinde doğal olarak oluşan hastalıklardan korkulmasına gerek yoktur. Bunlar ikterus -sarılık- ve göğüs bezlerindeki şişkinliktir. Her bebek doğumunun ardından bu iki hastalığı da geçirebilir. Ancak bu iki hastalık dışında yeni doğan bebeklere zarar verebilen hastalıklarda bulunmaktadır. Bu hastalıklara dikkat etmek ve önlem almak gerekir.
Mavi bebek hastalığı doğum sırasında oluşan kalp bozukluğuyla ilişkilidir. Aorta pulmonalis dediğimiz akciğer atardamarındaki daralma bu hastalığı tetikler. Bebeğin fazla hareket etmesi sonucunda oluşabilir. Bebek vücudunda morarmalar gözükebilir. Bu hastalığın tedavisi ancak ameliyat ile olmaktadır.

 

Doğuştan kalça çıkığı doğum sırasında anne rahminden çıkarken aşırı zorlanma ve güç doğumlar sırasında oluşur. Bu rahatsızlık ancak 1000 çocuktan ikisinde görülür. Fakat bu olasılık bile risklidir ve önlemi alınmalıdır. Alçı tedavisi ile çözüme ulaşılabilir.
Köprücük kemiğinin iç ucunda bulunan göğüs kemiği kasının doğumda zedelenmesi sonucunda çarpık boyun rahatsızlığı meydana gelir. Bu durumda bebek başını hep bir yöne doğru eğer. Erken tedavi etmek çok önemlidir. Zaman geçerse bağdoku oluşarak tedavinin sağlıklı olması zorlaşır.
Yeni doğan bebeklerde kafatası hematomu dediğimiz hastalık ise dış kemik zarı altında oluşan kanamalardan meydana gelir. Zaten hematom dediğimiz hastalık bir organda veya dokuda kanama meydana gelmesi demektir. Kafatası hematomu kendi kendine geçse de, doktor kontrolü yapılması çok önemlidir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Yeni Doğan Bebek Hastalıkları
2 Ağustos 2015 - 20:07:20 Yorum Yok 1 okunma 0 beğeni
Etiketler: yeni doğan bebek hastalıkları, yeni doğan hastalıkları
Yorum yaz Yararlı buldum0

Yaz meyvesi kavunun faydaları

Kavun, B vitamini, brom ve iyot içeriyor, sinirleri yatıştırıyor, kanı temizliyor ve kolay bir uyku sağlıyor. Kavun meyvesi, damar tıkanıklığı, kansızlık için de öneriliyor. Ama hazmı karpuza göre daha güç….

Kavun, B vitamini, brom ve iyot içeriyor, sinirleri yatıştırıyor, kanı temizliyor ve kolay bir uyku sağlıyor.

Kavun meyvesi, damar tıkanıklığı, kansızlık için de öneriliyor. Ama hazmı karpuza göre daha güç.

Kavunun şeker oranı fazladır. Ölçüyü kaçırmadan tüketmek gerekiyor.

Açık renkli ve düz kabuklu “bal kavunu” iyi bir C, A vitamini, potasyum ve çinko kaynağı olarak en değerliler arasında yer alıyor.

Cildi kuru olanlar için 1 ölçü süt, 1 ölçü kavun suyu ve 1 ölçü su ile hazırlanan karışım, iyi sonuç veriyor.

Meyve salataları, pasta ve tartoletlerde bol bol kullanarak, hem lezzetinden hem de besin değerinden yararlanabilirsiniz.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Yaz meyvesi kavunun faydaları
1 Haziran 2008 - 20:47:29 Yorum Yok 5.066 okunma 0 beğeni
Etiketler: A vitamini, bal kavunu, bal kavununun faydaları, C vitamini, çinko kaynağı, kavun, kavun çeşitleri, kavun nerde yetişir, kavun tohumu, kavun yetiştiriciliği, kavunun faydaları, potasyum kaynağı, sarılığa iyi gelen bitkiler, sarılığa iyi gelen yiyecekler, sarılığa ne iyi gelir, sarılık bitkisel tedavi, sarılık için şifalı bitkiler, sinüzite bitkisel çözüm, sinüzite doğal çözüm, sinüzite faydalı bitkiler, sinüzite iyi gelen antibiyotikler, sinüzite iyi gelen bitkiler, sinüzite iyi gelen şifalı bitkiler, sinüzite ne iyi gelir, sinüzite şifalı bitkiler, yaz meyvesi
Yorum yaz Yararlı buldum0

Dulavrat otu kökü ve yaprakları karaciğer için şifa

Binlerce yıldır dulavrat otu kökü ve yaprakları; romatizma, gut (damla) ve psoriasis gibi cilt bozukluklarını tedavi etmek için kullanılmıştır. Bitki, geleneksel iyileştiriciler tarafından, diğer bitkilerle birlikte kanser tedavisinde de kullanılıyor….

Binlerce yıldır dulavrat otu kökü ve yaprakları; romatizma, gut (damla) ve psoriasis gibi cilt bozukluklarını tedavi etmek için kullanılmıştır. Bitki, geleneksel iyileştiriciler tarafından, diğer bitkilerle birlikte kanser tedavisinde de kullanılıyor.

Mükemmel bir sindirim yardımcısı ve karaciğer toniği olarak düşünülen dulavrat otunun yaprakları ve kökü, karaciğer safra üretimini teşvik eder. Safra yağlarının parçalanması için de gerekli olan dulavrat otundaki bileşimlerin, anti-bakteriyel ve anti-mantar özelliklere sahip olduğu belirtiliyor.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Dulavrat otu kökü ve yaprakları karaciğer için şifa
2 Haziran 2008 - 02:04:06 Yorum Yok 820 okunma 0 beğeni
Etiketler: dulavrat otu kökü, romatizma
Yorum yaz Yararlı buldum0

Isırgan otunun mucizevi faydaları

Günümüzde sıkça adını duyuran ısırgan otu pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Egzama ve egzamaya eşlik eden baş ağrıları ısırgan otu çayı ile iyileştirilebilirler. Isırgan otu, böbrek ve mesane taşı oluşumuna…

Günümüzde sıkça adını duyuran ısırgan otu pek çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Egzama ve egzamaya eşlik eden baş ağrıları ısırgan otu çayı ile iyileştirilebilirler.

Isırgan otu, böbrek ve mesane taşı oluşumuna karşı da kullanılabilir. Böbrek hastalıkları ve zorlu baş ağrıları genellikle bir arada görülürler. Egzamalar genellikle dahili bir nedene dayandıklarından, onları içerden, kan temizleyici bitkilerle iyileştirmek gerekebilir.

Isırgan otu, en başta gelen kan temizleyici ve aynı zamanda kan yaptırıcı bir bitkidir. Böylece, pankreas üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu için, ısırgan otu çayı ile kandaki şeker düzeyi düşürülebilir.

İdrar yolları hastalıkları ve iltihapları, da bitki çayı ile iyileştirilebilirler. Aynı zamanda da dışkılama kolaylıkları sağladığından, bir ilkbahar kürü için özellikle önerilir.

İlkbaharda ve sonbaharda filizlendiğinde, onunla 4 haftalık bir çay kürü yapmak önemlidir. Sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım saat önce bir bardak ve gün boyunca 1-2 bardak çayı yudumlanarak içilebilir.

Bu tür çay kürlerinden sonra kişi kendini anlatılamayacak kadar iyi hissedebilir. Ayrıca bu çayın lezzeti hiç de kötü değildir. Ama duyarlı kişiler, ona biraz papatya veya nane ekleyerek, lezzetini ve kokusunu değiştirebilirler.

Bu saydıklarımızın yanında her ne kadar bilimsel etkinliği kanıtlanmamış olsa da ısırgan otunun pek çok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Isırgan otunun mucizevi faydaları
28 Ağustos 2008 - 22:22:41 2 Yorum 2.641 okunma 0 beğeni
Etiketler: baş ağrıları, bitki çayı tedavisi, bitkisel tedaviler, böbrek hastalıkları, egzama, egzama tedavisi, hastalıkların tedavisi, idrar yolları hastalıkları, ısırgan otu, ısırgan otu çayı, ısırgan otunun faydaları, ısırgan otunun yararları, kan şekeri düzeyi, kan temizleyici bitkiler
Yorum yaz Yararlı buldum0

Kekik, doğadan gelen şifa kaynağı

kekik çayı,bedenin değerli organlarını temizler. Sabahları kahve veya çay  yerine bir bardak kekik  çayı içen, etkisini kısa sürede fark edecektir: Zeka keskinliği, midede rahatlık, sabah öksürüğüne tutulmamak ve genel bir…

kekik çayı,bedenin değerli organlarını temizler. Sabahları kahve veya çay  yerine bir bardak kekik  çayı içen, etkisini kısa sürede fark edecektir: Zeka keskinliği, midede rahatlık, sabah öksürüğüne tutulmamak ve genel bir rahatlık.

 Kekik, papatya ve civanperçemi, güneşli havada toplanıp, bir kuru bitki yastığı hazırlanır. Bu yastığı uygularken, bir yandan da aynı bitkilerin karışımından hazırlanmış çay içildiğinde, sinirsel yüz ağrıları iyileşebilir. Eğer aynı zamanda kramp da varsa, kurutulmuş kurtpençesi yastığı uygulamak gerekir. Kekik, çiçeklenme zamanı olan haziran- ağustos arasında toplanır ve öğlen sıcağında toplananları en etkili olanlarıdır. Kekik yağı, kötürümlükte, kalp krizlerinde, organ sertleşmesinde (skleroz ), kas erimesinde, romatizmada ve burkulmalarda kullanılabilir. Mide ve dölyatağı kramplarında bitkinin içten ve dıştan kullanılması önerilir. Günde 2 bardak kekik çayı içilmelidir. Dıştan kullanıldığında, bitkilerin sap ve çiçeklerinden hazırlanmış bir kuru bitki yastığı uygulanmalıdır. Yatmadan önce bu yastık sıcak hava ile ısıtılır (kaloriferin üzerine koyarak veya saç kurutma makinası kullanılabilir) ve midenin veya dölyatağının (rahim) üstüne koyulur. Tümörlerde, eziklerde ve eskimiş romatizmalarda da bu yastık önerilir. Solunum yolları hastalıklarında, kekik, sinirliot ile birlikte çok eski zamanlardan beri kullanılmakta olan etkili bir yöntemdir. Balgamlı bronşitlerde, bronşiyal astımda ve hatta boğmacada, kekik ile sinirliot karışımını çayı, limon ve nöbet şekeri ile karıştırılarak, günde 4-5 bardak içilebilir. Zatürre tehlikesine karşı bu çay saatte 1 yudum içildiğinde etkisini gösterecektir.  Kekik ’in, alkol bağımlılığına karşı kullanılabileceğini de unutmamak gerekir. Bir avuç dolusu bitki, 1 litre kaynar suda haşlanır ve demlenmesi için 2 dakika beklenir. Çay termosa koyulur ve hastaya 15 dakikada 1 yemek kaşığı içirilir. Sonra mide bulanması, kusma, dışkı ve idrar çıkarma, terleme, yemek ve içmek için duyulan büyük iştah izler. Bu uygulama doğal olarak bir kerede kalmamalı ve gere
ktiğince yinelenmelidir. Kekik, sara krizlerine karşı da önerilebilir. Günde 2 bardak içilen bitki çayı yalnızca krizler arasında değil, yıl boyunca, 10 günlük aralarla 2-3 haftalık kürler halinde uygulanmalıdır. 

UYARILAR : Kekik Çayı, içerisindeki en etkili madde olan eterli uçucu yağın (Thymol) yitirilmemesi için hiçbir zaman kaynatılmaz! Hamilelerin (Düşükleri kolaylaştırır ve bebeğin rahimden çıkmasını çabuklaştırır.) kullanmaması tavsiye edilir. Önerilen dozlar aşılmadığında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Fakat kekik yağının içten kullanımında aşırılığa kaçılması, tiroid bezinin işlevini arttırabilir. Bu nedenle  guatr hastalarının kekik yağını kullanmaması tavsiye edilmektedir. Kekik çayı içimi ise böyle bir duruma yol açmaz.

Çay hazırlamak : Yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulup, ince kıyılmış kekik,orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapatılarak 8-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 2-3 bardak yeni demlenmiş olarak, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan ve yudumlanarak içilir.

Kekik Banyosu: 70-100 gr kurutulmuş kekik bir tülbentin içine gevşekçe bağlanarak 2-3 litre soğuk suya eklenir. Kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra (kaynatılmaz), üstü kapalı olarak 15 dakika demlendirilir. Tülbentteki posa iyice sıkıldıktan sonra sıcak banyo suyuna (Küvet) eklenir. Banyo suyu sıcaklığı 37-38 derece arasında olmalıdır ve banyo süresi 15-20 dakikayı aşmamalıdır. Bu süre boyunca küvet içerisinde oturularak yapılan banyodan sonra üşütülmemeli ve bir bornoza sarılınarak yatakta bir süre dinlenilmelidir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Kekik, doğadan gelen şifa kaynağı
3 Eylül 2008 - 00:37:32 Yorum Yok 1.245 okunma 0 beğeni
Etiketler: alkol bağımlılığı, alkol bağımlılığının tedavisi, kekiğin faydaları, kekiğin yararları, kekik, kekik bitkisinin yararları, zatürre
Yorum yaz Yararlı buldum0

Hangi bitki hangi hastalığa iyi geliyor?

Günümüzde beslenmeden kozmetiğe kadar pek çok alanda, özellikle de hastalıkların önlenmesi ve tedavisi konusunda doğaya dönüş akımı yaşanıyor. Yapay yolla elde edilen ilaçların her geçen gün yeni bir yan etkisinin…

Günümüzde beslenmeden kozmetiğe kadar pek çok alanda, özellikle de hastalıkların önlenmesi ve tedavisi konusunda doğaya dönüş akımı yaşanıyor. Yapay yolla elde edilen ilaçların her geçen gün yeni bir yan etkisinin bulunması, insanları bitkisel ürünlere yöneltiyor.

Doğru kullanıldığında şifa veren bitkiler, bilinçsizce tüketilirse çok ciddi sorunlara hatta ölümlere yol açabilirler. Bu yüzden bitkileri çok iyi tanımalı ve onları modern tıbbın alternatifleri olarak değil, destekleyicileri olarak görmelisiniz.

Bitkilerin faydasını sayarken A harfi ile başlayalım. Bakalım A harfi ile başlayan ne kadar yararlı bitki var.

Acı Marul (Cichorium Intybus)

Yol ve tarla kenarlarında, ekilmemiş arazide yetişir. Kuru ve sıkı toprağı sever. Temmuz ve ağustos aylarında mavi çiçekler açar,
Acı marulun kökünde ve gövdesinde bulunan süt, mide rahatsızlıklarına ve hazımsızlığa iyi gelir. Kurutulmuş acı marul yaprakları ve kökü “safra kesesinin faaliyetini hızlandırır, hazmı kolaylaştırır.

Taze yaprakları salata yapılarak yenilirse kanı temizler. Kökü kurutularak kavrulur, kahve gibi içilir veya kahveye ilave edilir.

Acı marul yapraklarından ve kökünden yapılan cay, karaciğer, dalak ve böbreklerin faaliyetini düzenler. Safrakesesi ifrazatını çoğaltır. Basurdan şikâyeti olanlara fayda sağlar.
Süt içinde kaynatılarak içilen acı marul suyu, pankreas ifrazatını çoğaltır.

Acı marul çiçekleri toplanır, bol şekerle iyice karıştırılır, güneşte kurutulur. Elde edilen bu lezzetli ilaç kalp hastalıklarına iyi gelir ve kalbi kuvvetlendirir. Bu ilaçtan günde 1-2 kahve kaşığı alınabilir.

Acı marulda idrar söktürme özelliği olduğu gibi, mide nezlesine de iyi gelir. Ayrıca kanamalarda iyi bir dinlendiricidir.

Önemli Not: Karaciğer hastaları, sarılık hastalığına yakalananlar, basuru olanlar, böbrek rahatsızlığı çekenler acı marulu mutlaka doktor tavsiyesiyle kullanmalıdırlar.

Ada Çayı (Salvia Officinalis)

Mayıs ve haziran aylarında çiçek açmadan evvel toplanır. Adaçayını toplamadan önce ve sonra ellerin sabunla yıkanması gerekir. Adaçayı iyi bir baharat ve antibiyotiktir. Bal ve sirke ile karıştırılarak ağız çalkalanırsa diş etleri kanamasını önler, bademcik şişmesine, ağız ve boğaz iltihaplarına iyi gelir.

Çay olarak bal ve sirke ilave edilerek içilirse, boğaz ağrılarına, soğuk algınlığına, sinir hastalıklarına, kramp, yorgunluk ve ishale iyi gelir. Gece terlemesini önler. Süt içinde kaynatıldığında grip ve boğmacaya karşı etkili olur.

Adaçayı iltihaplı yaraları ve çıbanları tedavi eder, yapraklarından elde edilen toz kanı düzeltir, mide suyunu tanzim eder, iştahsızlığı önler, kadınlarda regl düzensizliklerini ve sancılarını giderir, rahim iltihaplarını tedavi eder. Ayrıca depresyonlara, titremeye, sersemliğe ve sinir bozukluğuna çok iyi gelir.

Adaçayı yapraklarından yapılan merhem, sivrisinek, arı sokmasında acıyı dindirir, kaşıntıları önler. Ayrıca bazı annelerde bebeği emzirdikten sonra sütün akmaya devam ettiği hallerde göğüs ucuna aynı merhemden bir miktar sürülerek sütün kesilmesi sağlanır.

Toz haline getirilen adaçayı yaprakları diş temizliğinde kullanılır. Dişleri sağlamlaştırır, bembeyaz yapar.

Bir miktar kurutulmuş adaçayı 1 litre suda kaynatılarak içildiğinde karaciğer, akciğer, böbrek ve mesane rahatsızlıklarına, ishale iyi gelir.

Adamotu (Panax Ginseng)

Anavatanı Çin olan bitkiye ülkemizde kökü insan vücuduna benzediği için Adamotu denir. Adamotu kökü B1 ve B 2 vitaminleri ihtiva eder. Ayrıca glikozid, eter, yağ ve alkalik aktif maddeler bakımından zengindir. Vücudu kuvvetlendirir, bıkkınlık, ümitsizlik, içe kapanıklık gihi ruhsal durumları ortadan kaldırır.

Ahlat – Yabani Armut (Pyrus Eleagrifolia)

Ormanlarda, tarla kenarlarında ve dağlık arazide yetişir. Gülgillerden yabani bir ağaçtır. Meyvesi birkaç ay bekletilip olgun hale getirildikten sonra yenir. Güzel kokuludur. Ahlat, kan deveranını düzenler, sinirleri teskin eder, idrar söktürür. Ahlat ağacının taze ve genç yaprakları kaynatılarak suyu içildiğinde idrarı dezenfekte eder ve söktürür. Mesane içinde mevcut olan taşları bakterilere dönüştürerek zamanla yok olmalarını sağlar. Pişirilerek yenildiğinde ishali önler.

Ahududu (Rubus İdaeus)

Tadı ve besin değeri açısından insanlar için hem iyi bir yiyecek, hem de iyi bir ilaçtır.

Ormanlarda, koruluklarda, fundalıklarda veya bayırlarda kendiliğinden yetiştiği gibi ekimi de yapılmaktadır. Mayıs ve haziran aylarında yaprakları, temmuz ve ağustos aylarında ise meyveleri toplanır. Ahududu organik asit ve bol miktarda da limon asidi ihtiva eder. C vitamini bakımından çok zengindir. Yaprakları ishal kesicidir. Ahududu şurubu ateşi düşürür, romatizmaya iyi gelir.

Ahududu yapraklarından yapılan çay gut hastalığına iyi gelir. Kadınlarda beyaz akıntıyı önler. Fazla miktarda gelen regl kanamasını düzenler.

Doğum sancılarını da hafifletir. Çiçeğini kaynatarak yapılan ılık su banyosu, göz nezlesi, diş eti ve bademcik iltihaplarına iyi gelir.

Akasya (Acacia Baileyana – Robiniapseudacacia)

Akasya Mimoza cinsinden bir ağaçtır. İki çeşidi vardır. Çiçekleri salkım şeklinde, yaprakları küçüktür. Ülkemizde de sıkça rastlanan ağaç, genellikle sıcak ve ılık iklimlerde yetişir. Akasya çiçeklerinden yapılan ilaçlar nefes darlığına karşı kullanılır. 2 çorba kaşığı kurutulmuş akasya çiçeği; l su bardağı kaynar su içinde 10 dakika bekletilir, günde üç su bardağı içilir.

Anason (Pimpinella Anisum – Anisum Volgare)

Anavatanının Akdeniz sahilleri olmasına karşın her iklimde yetişir. Temmuz ve ağustos aylarında toplanır. Anasondan elde edilen yağ hormonları düzenler, anne sütünü çoğaltır. Tohumlarından elde edilen anason yağı mide rahatsızlıklarına iyi gelir, iştahı açar, harareti söndürür.

Anason çayı hazmı kolaylaştırır, mide ve bağırsak gazlarını yok eder. Kaynar sütün içine atılan bir damla anason vücut ağrılarını dindirir.

Tohumları yakılarak dumanı solunursa baş ağrısını giderir.Tohumlarının yenmesi iştahı arttırır, uykusuzluğu giderir, mide ekşimesini önler. Toz haline getirilen anason tohumları üzüm şırasına karıştırılarak içildiğinde böbrek taşlarını düşürür. Anason tozu ayrıca gülyağı ile karıştırılarak kulak içine sürülürse kulak içi iltihaplarını önler, ağrıları giderir. Anason tohumlarını çiğnemek nefes darlığını ve kalp çarpıntısını giderir. Kaynatılmasıyla elde edilen sudan cilt bakımı için yararlanılır.

Andız Otu (Inula Helenium)

Çayırlarda, orman kenarlarında, çalılıklarda yetiştirildiği gibi bahçelerde de özel olarak yetiştirilir. Kökünden yapılan çay, başta soğuk algınlığı olmak üzere mide rahatsızlıklarına ve sarılık hastalığına çok iyi gelir.

Andız otu kökü mideyi kuvvetlendirir, balgam söktürür. Bu kökten elde edilen yağ idrar söktürücü ve safra ifrazatını arttırıcıdır.
Andız otu kökü ezilip balla karıştırılarak yenirse öksürüğü dindirir, balgamı söker. Astım ve akciğer kanamasına çok iyi gelir.

Üzüm şırasının içinde bir ay bekletilen andız otu, mide rahatsızlıklarına iyi gelir, mideyi kuvvetlendirir. Böbrek, mesane ve safra kesesi taşlarının oluşumunu önler. Akciğer rahatsızlıkları ve vereme iyi gelir. Ayrıca bu şıra felçli bölgelere sürülürse kan devaranının artmasını sağlar.

Andız otu iştah açıcı olma özelliğinin yanında basur ve tansiyon düşürme tedavisinde de etkilidir. Taze andız otu kökü ezmesi çıbanların üzerine sarılırsa çabuk iyileşmelerini sağlar.
Andız otundan yapılan merhemler egzamaya, kaşıntıya iyi gelir. Andız yaprakları veya kökünün hayvan ısırma ve sokmalarında enfeksiyon oluşumunu önleyici etkileri vardır. Çok miktarda andız otu mide bulantısına neden olur.

Ardıç (Juniperus Communis)

Ovalarda, yaylalarda, dağlık bölgelerde yetişir. Ardıç meyveleri iştahı arttırır, hazmı kolaylaştırır, idrar söktürür, idrar organlarını dezenfekte eder. Bağırsak gazlarını önler.

Dallarından yapılan merhem deri üzerine sürülerek ovulursa cilt hastalıklarına iyi gelir, saç dökülmesini önler.

Ardıç dallarının ezilmesi yolu ile elde edilen suyu çıbanları ve şişlikleri tedavi eder. Rendelenmiş meyveleri sirke içine konup bekletildikten sonra bir bezle alın üzerine sarılırsa baş ağrılarını giderir. Taze meyvelerinin ezilmesi ile elde edilen şurup öksürüğe çok iyi gelir.

Ardıç meyveleri ayrıca midede oluşan gazın neden olduğu ağız kokularını giderir.

Ardıç dumanı yılanları kaçırır. Kamp ateşinin içine bir miktar da ardıç atmak faydalıdır.

Armut (Pyrus Communis)

Armut, damarların içinde biriken tortuları eritip, idrarla dışarı atar. Bu özelliğiyle iyi bir yüksek tansiyon ilacıdır. Böbrekleri çalıştırır, romatizma, eklem kireçlenmesi olanlar için yararlıdır. Hamile kadınlarda kusmayı azaltır. Kansızlığı giderir. İçerdiği fosfor ve B vitaminiyle zihni yorgunluğu giderir, sinirleri teskin eder. Tükürük bezlerini çalıştırarak, hazmı kolaylaştırır. Hastalıklara karşı vücudun direncini arttırır, bağırsakları yumuşatır. Armut hazmı kolaylaştırır ama kendisinin hazmı kolay değildir. Midesi sorunlu olanlar elma gibi ısırarak yemek yerine suyunu tercih etmelidir. Armuttan en iyi şekilde yararlanmak isteyenler yemeklerden önce yemelidir.

Arpa (Hordeum Vulgare)

Dünyanın her tarafında yetiştirilir. Tanelerinde bol miktarda B1 ve E vitamini vardır.

Suda kaynatılarak elde edilen sıvı susuzluğu giderir, ateş düşürür, balgam söktürür, ishali önler. Böbrek ve safrakesesi taşlarının sebebiyet verdiği ağrılara, karaciğer ve dalak hastalıklarına, bronşit ve nezleye, cilt hastalıklarına, kansızlığa, raşitizm hastalığına iyi gelir. Kemik kireçlenmesini önlemesi en önemli özelliğidir.

Ateş yükselmesine karşı bir avuç arpa, bir litre suda, arpanın zarı patlayıncaya kadar kaynatılır. Sonra süzülür. Bir adet limon ve bir yemek kaşığı bal ilave edilerek yudum yudum içilir.

Çıban ve yaraları tedavi etmek için: Arpa hamuruna bir miktar incir ve bal ilave edilerek çıban ve yaraların üzeri sarılır.

Bağırsak gazlarını yok etmek için: Arpa unu hamur haline getirilir. Bir miktar keten tohumu ve üzerlik otu ilave edilerek karna sarılır.

Yüzdeki lekeleri yok etmek için: Hamur haline getirilen arpa unu yüze maske halinde sürülür. 2 saat bekletilir.

Bir litre suda bir avuç arpa bir avuç rezene tohumu kaynatılarak içildiğinde, anne sütünde artış görülür.

Asma (Vitis Vinifera)

Asma özellikle sıcak bölgelerde yetişir. Dünyada insanlar tarafından ilk yetiştirilen bitki olduğu sanılmaktadır. Üç binin üzerinde çeşidi vardır.

Meyvesi olan üzümde bol miktarda A, B1, B2 ve C vitamini bulunur. Vücut yağlanmasına, kalp ve böbrek rahatsızlıklarına karşı çok etkilidir. Asma çubuklarından çıkan sıvı egzamaya ve bağırsak kanamalarına karşı kullanılır. Bazı yerlerde bu sıvı göz damlası olarak da kullanılır.

Aşk Otu (Levisticum Officinale)

Ege bölgesindeki sık rastlanan aşk otunun ilkbaharda kökü, ekim ayında ise gövdesi ve tohumları kullanılır. Kökünden elde edilen yağ, sinir sistemi ve deri hastalıklarına karşı kullanılır. Gövdesi böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir. Vücudun çeşitli yerlerinin su toplamasıyla oluşan hastalıkların tedavisinde de kullanılır.

Aşk otu, gut hastalığı, romatizma, müzmin kalp rahatsızlıklar, öksürük ve boğaz iltihaplarına karşı etkilidir. Kökünden yapılan çay sarılığa iyi gelir, böbrekleri temizler. Anason ve raziyane ile karıştırılarak hazırlandığı zaman etkisi daha fazla olur. Kökü kaynatılarak elde edilen sıvı yüzdeki lekeleri yok eder. Kurutulmuş aşk otu kökü toz haline getirilir. 1 çay kaşığı 1 bardak sirkeye konularak içilir. Mide ve bağırsak gazlarını giderir. Banyo suyuna karıştırılırsa ciddi güzelleştirir. Ciltteki yaraları giderir.

Aşk otu tohumları bir bardak su içinde 6 saat bekletilerek içilir. Karaciğer, dalak, mesane ve böbreklerin çalışmasını düzenler.

Aşk otu tohumları bir bardak sirke içine konup 2 saat bekletilerek içilirse kalça ve bel ağrılarını hafifletir. Böbrek, mesane ve safrakesesi taşlarını düşürür.

Önemli not: Çok miktarda alınan aşk otu böbrekleri yorabilir. Böbrek rahatsızlığı çekenlerin aşk otundan yapılan ilaçları kullanmamaları tavsiye edilir.

Atkestanesi (Aesculus Hippocastanum)

Mayıs ve ağustos aylarında yapraklarından, eylül-ekim aylarında meyvelerinden, mart, eylül ve ekim aylarında ise kabuklarından yararlanılır.

Meyveleri olan kestaneler öğütülerek toz haline getirilir. Bir bardak suya bir kaşık konularak günde üç kere içilirse basur, ishal ve varis hastalıklarına iyi gelir. Nezle ve nefes darlığına karşı tatbik edilir. Bir kilo atkestanesi küçük parçalara doğranarak pişirilir ve suyu ile temizlenirse basuru önler.

Atkestanesi ağacının kabuğu kaynatılarak içilirse hazımsızlığa, kronik bağırsak nezlesine, soğuk algınlığına, yüksek ateşe iyi gelir.

Kavrulup öğütüldükten sonra kahve gibi pişirilerek içilirse nezleyi önler. Romatizmaya iyi gelir.

Taze atkestanesi çiçekleri alkol içinde ve güneşte birkaç hafta bekletildikten sonra romatizmalı uzuvlara ovularak sürülürse şifa verir.

Atkestanesinden iki şekilde yararlanabilirsiniz:

1. Bir yemek kaşığı ince kıyılmış at kestanesi kabuğu 2 bardak kaynar suya bırakılarak bir müddet bekletildikten sonra yudum, yudum içilir.

2. 1 kg. At kestanesi meyvesi ezilerek kaynatıldıktan sonra banyo suyuna ilave edilir.

Ayçiçeği (Helianthus Annuus)

Soğuk preslenmiş ayçiçeği yağı damar kireçlenmesine çok iyi gelir. Tohumlarından elde edilen merhem kurdeşen hastalığının tedavisinde kullanılır, yaraları tedavi eder.
Ayçiçek yağı içilmez ama gargara olarak kullanıldığında uykusuzluk, kronik baş ağrısı ve asabiyete iyi gelir. Ayrıa ağızdaki zararlı bakteri ve molekülleri yok eder. Vücudun zehirlerden temizlenmesine yardımcı olur.
Not: Soğuk presle elde edilen ayçiçeği yağını 10-15 dakika yani ağzınızda beyaz hale gelene kadar gargara yapmak gerekir.

Ayrık Otu (Agropyron Repens)

Yol kenarlarında, çayırlarda, bahçe ve tarlalarda bol miktarda bulunur. En çok kullanılan yeri toprak altında kalan gövdesidir.

Elli gram ayrık otu kökünün bir litre suda kaynatılması sonucunda elde edilen ilaç sarılık hastalığına iyi gelir. Böbrek taşlarını ve idrar yollarındaki kumu düşürür. Gut hastalığını ve romatizmaya karşı da kullanılır. Ter ve idrar söktürür, nezle ve boğaz hastalıklarına iyi gelir. Mide rahatsızlıklarına ve ishale karşı çok etkilidir. Dalak rahatsızlıklarına karşı da çok iyi geldiği son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucu belirlenmiştir.

Ayva (Cydonia Ablonga)

Ayvada, şeker, tanen ve bol miktarda vitamin vardır. İshal kesicidir. Dizanteri ve karaciğer tembelliğine iyi gelir. Mide ve bağırsağı kuvvetlendirir. Çarpıntı, bronşit, öksürük ve verem hastalıklarına iyi gelir.

Kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurupla gargara yapılırsa boğaz iltihaplarına iyi gelir.

Önemli Not: Kabızlık çekenler ve yüksek tansiyonu olanlar yememelidir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Hangi bitki hangi hastalığa iyi geliyor?
26 Eylül 2008 - 02:27:05 10 Yorum 18.425 okunma 1 beğeni
Etiketler: Ada Çayı, ahududu, akasya, anason, andız otu, ardıç, atkestanesi, ayrık otu
Yorum yaz Yararlı buldum1

Bitkisel hatalar kanser tedavisini olumsuz etkiliyor

Standart kemoterapi tedavilerini alan kanser hastalarının yüzde 80-90 ’ının çay ve ot gibi ürünlerden yararlandığı ancak bu konuda çok büyük bilgi açığı ve hatalı uygulama olduğu ortaya çıktı. Tıbbi Onkoloji Derneği…

Standart kemoterapi tedavilerini alan kanser hastalarının yüzde 80-90 ’ının çay ve ot gibi ürünlerden yararlandığı ancak bu konuda çok büyük bilgi açığı ve hatalı uygulama olduğu ortaya çıktı. Tıbbi Onkoloji Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Gökhan Demir, alternatif ve tamamlayıcı tıp arayışlarının kanser hastalarında sıkça görüldüğünü söyledi.

Standart tedaviyi bırakarak başka tedaviye yönelme olarak tanımlanan alternatif tıbba ilişkin özellikle son birkaç yıldır Çin ’le ilgili yayınlanan haberlerin abartılı olduğunu belirten Doç. Dr. Demir, “Çin ’de uygulanan tedaviler bizim önerdiğimiz tedaviler değildir ve bunlar dünya standartlarından da uzaktır. Derneğimizin de resmi görüşü budur” dedi.

Tamamlayıcı tıbbı ise standart tedavinin yanında bağışıklık ve sinir sistemini güçlendirici, bağırsak hareketlerini artırıcı birtakım ürünlerden yararlanılması olarak tanımlayan Doç. Dr. Demir, bu konuda çok büyük kullanım bulunduğunu kaydetti.

Doç. Dr. Demir, “Standart kemoterapi tedavilerini alan kanser hastalarının yüzde 80-90 ’ı çay ve ot gibi ürünlerden yararlanıyor. Alternatif tıbba karşıyız, tamamlayıcı tıbba değil. Ancak tamamlayıcı tıp konusunda da çok büyük bilgi açığı ve hatalı uygulama var. Tamamlayıcı tıbbı bugün hastaların hemen hemen tamamı kulaktan dolma bilgilerle yapıyor. Komşusunun önerdiği çayları içiyor. Dolayısıyla kişi bu ürünleri tamamıyla kulaktan dolma ve kontrol dışı kullanıldığı zaman bu tedaviler yarar değil, zarar getiriyor” diye konuştu.

“Hasta, hekiminden bilgi saklıyor”
Yanlış kullanılan bu ürünlerin kemoterapi ilaçlarıyla etkileşime girdiğine ve bu nedenle klinikte zaman zaman sorunlar yaşadıklarına işaret eden Doç. Dr. Demir, şunları kaydetti:

“Örneğin, kemoterapi alacak hasta geliyor. Kan değerlerine bakıyorsunuz karaciğer enzimleri yüksek. Karaciğerine bakıyoruz hiçbir hastalık yok. Sonra hasta utana sıkıla ‘Hocam ahbabımız bir ot getirdi, 2-3 aydır onu kaynatıp günde 5-7 bardak içiyorum. Ne var içinde bilmiyorum. ’ Biz hemen onu kesiyoruz, 2 hafta sonra bakıyoruz ki bütün değerler normalleşmiş. Yani tamamlayıcı tıp, bilinçsiz hastaların standart tedaviyi almasını da engelliyor. Hastaların önemli bir kısmı tamamlayıcı tıptan bilinçsiz olarak yararlanıyor, hem de hekiminden saklıyor.”

“Sanatla uğraşmak da tamamlayıcı tıp”
Doç. Dr. Gökhan Demir, bu konuda hekime açık olmak ve bilgi almak gerektiğini vurgulayarak, standart onkolojiyle uğraşan hekimlerin tamamlayıcı olarak bu tür tedavilerin kullanılmasına karşı olmadıklarına işaret etti. Ancak tamamlayıcı tıp denilince akla sadece ot veya çayların gelmemesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Demir, şunları kaydetti:

“Sanatla uğraşmak, meditasyon veya yoga yapmak da tamamlayıcı tedavi unsurlarıdır ve en az otlar, çaylar, bitkiler kadar kişinin yapısal ve psikolojik olarak kendiyle barışık olmasına yardımcı olur. Çünkü kanser psikolojik bir travmadır. Kanser teşhisiyle yüzleşen her insan psikolojik travma yaşar. Kanser hastasında depresyon çok sık olan bir şeydir. Aslında tamamlayıcı tıbbın bu konularda, yani kişinin hastalıkla, kendisiyle ve çevresiyle uzlaşması konusunda rol oynaması lazım.”

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Bitkisel hatalar kanser tedavisini olumsuz etkiliyor
12 Ekim 2008 - 00:25:16 Yorum Yok 279 okunma 0 beğeni
Etiketler: alternatif tıp, Kanser, kanser tedavisi, kanser teşhisi, karaciğer enzimleri, kemoterapi, meditasyon, psikolojik travma, sinir sistemi, yoga yapmak
Yorum yaz Yararlı buldum0

Nar ve nar suyu kalbi kuvvetlendiriyor

Uzmanlar, nar suyunun kalbi kuvvetlendirdiğini, karaciğer zaafiyetini giderdiğini, mide iltihabını ve ağrısını geçirdiğini söyledi. Karadeniz, narın Türkiye ’de batı, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde yetiştiğini belirtti. Nar meyvesinin yüzde 15 ’inin…

Uzmanlar, nar suyunun kalbi kuvvetlendirdiğini, karaciğer zaafiyetini giderdiğini, mide iltihabını ve ağrısını geçirdiğini söyledi.

Karadeniz, narın Türkiye ’de batı, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde yetiştiğini belirtti. Nar meyvesinin yüzde 15 ’inin karbonhidrat, yüzde 0,8 ’inin protein olduğunu, ayrıca B1 ve B2 vitaminleri ile kalsiyum, fosfor ve demir bakımından zengin olduğunu ifade eden Karadeniz, “Nar mideyi temizlemekte, deniz tutmasına karşı iyi gelmektedir. Ayrıca nar içindeki zarları ile yendiğinde mide ülserini iyileştirmektedir.” dedi.

Nar suyunun böbrek ve karaciğer hastalıklarına karşı çok faydalı olduğuna dikkati çeken Turan Karadeniz, şu bilgileri veriyor:

– Nar suyu yüksek tansiyon hastalığının tedavisinde, kalp ağrılarında, basur hastalığının tedavisinde faydalı olmaktadır.

– Böbrek zafiyetine karşı nar suyu içilmesi yararlıdır.

– Nar suyunun harareti giderici özelliği bulunmakta, şeker ve kurdeşen hastalığına iyi gelmektedir.

– Kalbi kuvvetlendiren nar suyu, karaciğer zafiyetini gidermekte, mide iltihabını ve ağrısını geçirmektedir.

– Nar ekşisi şeker hastalarına tavsiye edilmektedir.

– Nar şırasının şekerle hazırlanan şerbetinin idrar söktürücü özelliği vardır.

– Romatizma ağrılarının hissedildiği eklem ve uzuvlara nar şırası sürüldüğünde, ağrı kesici özelliği bulunmaktadır.

– Bayılmalara karşı nar şerbeti içilmelidir. Tatlı nar suyu, ses kısıklığı ve zatürreeye karşı şifalıdır.

– Narın meyvesi ve suyunun yanı sıra çiçekleri ve kabuğu da yararlarıdır. Narçiçeği bağırsak yara ve iltihaplarını iyileştirir. Boyun tutulmasında narçiçeği lapası boyna konursa şifalı gelir.

– Narın kabuğu çay gibi demlenerek içildiğinde, mide ve bağırsak hastalıkları ile ishal ve dizanteriye karşı oldukça faydalı olmaktadır.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Nar ve nar suyu kalbi kuvvetlendiriyor
12 Aralık 2008 - 13:09:59 Yorum Yok 901 okunma 0 beğeni
Etiketler: bağırsak hastalıkları, bayılma, Beslenme, diyabet, idrar söktürücü, ishal, Kalp Sağlığı, mide ağrısı, mide hastalıkları, mide iltihabı, nar suyu, Şeker Hastalığı
Yorum yaz Yararlı buldum0

Bitkilerin iyileştirici etkisi bilimsel olarak kanıtlandı

Halk arasında bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan defne, adaçayı, sığırkuyruğu gibi doğal ürünlerin faydaları, bilimsel çalışmayla kanıtlandı. Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı…

Halk arasında bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan defne, adaçayı, sığırkuyruğu gibi doğal ürünlerin faydaları, bilimsel çalışmayla kanıtlandı. Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mahmut Çalışkan, yaptığı açıklamada, kentte yoğun olarak yetişen bitkilerin faydaları üzerinde inceleme yaptıklarını söyledi.

“Bitkilerde anti bakteriyel etkiler var mı?” projesi kapsamındaki çalışmayla, bölgede yetişen defne, adaçayı ve sığır kuyruğunu 2 yıl süresince topladıklarını ve güneş görmeyen bir ortamda kuruttuktan sonra yağlarını aldıklarını ifade eden Çalışkan, şöyle devam etti:
“Bitkilerden elde ettiğimiz yağları, bakteri ortamına aktardık ve bu şekilde beklettik. Daha sonra bu yağın bakterinin gelişimini durdurup durdurmadığını, anti bakteriyel etkilerinin olup olmadığını araştırdık. Yaptığımız çalışmayla yıllarca ninelerimizin şifa niyetine soğuk algınlığı, öksürük balgam söktürücü olarak kaynatıp içtiği sığır kuyruğunun; mideyi rahatlattığı ve idrar söktürücü özelliği olduğuna inanılan adaçayının; kozmetik sanayisinde yoğun olarak kullanılan ve ağrılara iyi geldiği belirlenen defnenin, anti bakteriyel özelliklerinin bulunduğu ve yararlı olduğu sonucuna ulaştık.”

Çalışkan, hastalıklara iyi geldiğine inanılan diğer doğal ürünler üzerinde de araştırmalarının devam edeceğini sözlerine ekledi.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Bitkilerin iyileştirici etkisi bilimsel olarak kanıtlandı
12 Aralık 2008 - 23:22:45 Yorum Yok 609 okunma 0 beğeni
Etiketler: balgam, balgam söktürücü, doğal ürünler, öksürük, Şifalı Bitkiler, soğuk algınlığı
Yorum yaz Yararlı buldum0

Soya için meme kanseri uyarısı

Uzmanlar, soyanın içindeki östrojen hormonuna benzer etkideki maddelerin, meme ve endometrium kanserlerine yol açabileceği uyarısında bulundu. Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı ve Kanser Epidemiyolojisi Bilim Uzmanı Prof….

Uzmanlar, soyanın içindeki östrojen hormonuna benzer etkideki maddelerin, meme ve endometrium kanserlerine yol açabileceği uyarısında bulundu.

Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı ve Kanser Epidemiyolojisi Bilim Uzmanı Prof. Dr. İsmail Çelik, yazılı ve görsel basında kanserden korunmaya yönelik çok fazla haber yer aldığını, ancak çoğunun bilimsellikten uzak ve yanlış olduğunu söyledi.

Prof. Dr. İsmail Çelik, bitkilerin, meyve ve sebzelerin bilinçsiz tüketilmesinin yarardan çok zarar verebileceğini, çeşitli organlarda hasara yol açabileceğini ya da kanser dışında başka hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlayabileceğini belirterek, hekim tarafından tavsiye edilmediği sürece gıda takviyesinde bulunulmasının ya da beslenme şeklinin değiştirilmesinin kesinlikle uygun olmadığını bildirdi.

Kanserden korunmaya karşı ya da vücut direncini artırmak için çeşitli vitamin kapsülleri kullanılmasının ya da soya fasulyesi, havuç, gibi gıdaların çok tüketilmesinin bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek yerine meme, endometrium ve akciğer gibi bazı kanser türlerinin gelişmesine de neden olabileceğini öne süren Çelik, bitki karışımı ve vitamin kapsülü takviyesinin, koruyucu etkisinin saptanmadığını söyledi.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Soya için meme kanseri uyarısı
20 Aralık 2008 - 10:28:02 Yorum Yok 458 okunma 0 beğeni
Etiketler: kanserden korunma, meme kanseri, soya, vücut direnci
Yorum yaz Yararlı buldum0

Melissa çayı ile sinirinizi yatıştırın

Melissa çayı, stresten mide rahatsızlıklarına, baş ağrısından iştahsızlığa kadar birçok hastalığın tedavisinde etkili olan doğal bir ilaç. Sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklarda, mide spazmında, sinir sistemi ve kalp rahatsızlıklarında tansiyonu…

Melissa çayı, stresten mide rahatsızlıklarına, baş ağrısından iştahsızlığa kadar birçok hastalığın tedavisinde etkili olan doğal bir ilaç. Sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklarda, mide spazmında, sinir sistemi ve kalp rahatsızlıklarında tansiyonu düzenleyici olarak, ağrı kesici ve rahatlatıcı olarak da kullanılan Melissa bitkisinin zekayı artırdığı, mide ülserine iyi geldiği, kaynatılarak suyu vücuda sürüldüğünde ter kokusunu kestiği ve beyin damarlarını açtığı biliniyor.

Bitkibilimciler, Melissa bitkisinin sinirsel kökenli çarpıntılarda, hafif depresyon, sıkıntı ve streslerde rahatlatıcı rol oynadığını, psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklanan sıkıntı verici olayların düşüncelerini zihinden uzaklaştırmakta yararlı olduğunu söylüyor.

Halk arasında “oğul otu”, “limon otu”, “kovan otu”, “limon nanesi” ve “acem otu” gibi adlarla da bilinen Melissa bitkisi, stresten mide rahatsızlıklarına, baş ağrısından iştahsızlığa kadar birçok hastalığın tedavisinde etkili olan doğal bir ilaçtır. Özellikle yorgun ve stresli geçen bir günün ardından, içeceğiniz iki fincan (yaklaşık bir su bardağı) Melissa çayı, rahat ve deliksiz bir uyku çekmenizi sağlayacaktır. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü uzmanı Dr. Oya Kaçar da, eski çağlardan beri sinirleri yatıştırıcı özellikleri olduğu bilinen “Melissa”nın, hiç bir yan etkisi olmadığı için birçok ülkede stres kaynaklı uykusuzluk durumlarında, bir ilaç gibi kullanılmakta olduğunu belirtiyor.

Stres ilacı gibi
Yatıştırıcı, temizleyici, yenileyici ve dinçleştirici etkilerinin yanısıra, Melissa bitkisinin antiseptik (mikrop kırıcı) özelliğinin de çok yüksek olduğunu belirten Dr. Oya Kaçar, bu harika bitkinin faydaları konusunda da şunları söylüyor: “Yapılan araştırmalar, Melissa bitkisinin 20. asrın hastalığı olan stres ve kalp hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceğini göstermiştir. Ayrıca rahim ve sindirim sistemlerini hastalıklara karşı korur. Vücudu kuvvetlendirerek bitkinlik ve halsizlikleri giderir. Spazm çözücüdür. Ruhsal ve fiziksel sakinleştiricidir. Hazmı kolaylaştırır. Karın-mide ağrısı ve ishalin tedavisine yardımcı olur. Bağırsak gazlarını giderir. Cildi güneşin zararlı ışınlarından korur.”

Kozmetikte önemli
Kalp hastalıklarının tedavisinde de olumlu sonuçlar verdiği belirlenen Melissa bitkisi, kokulu bir bitki olduğu için, kozmetik sanayisinde de önemli bir yeri bulunmaktadır. Özellikle, yağlı saç şampuanlarında, yıpranmış, cansız ve güçsüz saç losyonlarında, ağız hijyen ürünlerinde, yağlı ciltler için temizleme maskelerinde, yaşlanmış ve yıpranmış ciltler için yenileyici kremlerde ve hassas cilt losyonlarında kullanılmaktadır…

Kırışıklıkları yok ediyor
Cildin parlak, kırışıksız ve duru olması herkesin arzusudur. Melissa bitkisi bu konuda yararlanabileceğiniz harika bir bitkidir… Gerçekten de Melissa bitkisinin yaprakları ve tomurcukları, içerdikleri madensel tuzlar ve yağlar sayesinde cildi tazeler, yaşlanmasını geciktirir ve ince kırışıklıkları giderir.

Bu şifalı bitki ile yapılacak toniği uygulamak da oldukça kolay: Bir tas kaynamış suya bir avuç Melissa bitkisi koyun. Bir-iki dakika kaynattıktan sonra, yüzünüzü bu suyun buharına tutun. Bu işlemi 10 dakika sürdürün. Buhardan sonra Melissa bitkisi ile yapılmış olan yüz toniği ile cildinizi hafif masaj yaparak yıkayın. Pamuğu toniğe batırıp bol sulu bir biçimde hafif hafif bastırarak yıkamak daha uygundur. Yüz toniğini hazırlamak da çok kolay. Bir su bardağı ölçüsünde kaynar suya bir çorba kaşığı Melissa bitkisi koyun. Üstü kapalı olarak kısık ateşte 5 dakika kaynatın. Ateşten indirdikten sonra 20 dakika demlenmeye bırakın. Sonra süzün. İşte cildiniz için harika toniğiniz hazır.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Melissa çayı ile sinirinizi yatıştırın
22 Aralık 2008 - 00:32:55 1 Yorum 4.015 okunma 0 beğeni
Etiketler: cilt masajı, deliksiz uyku, depresyon, kırışıklıklar, psikolojik rahatsızlıklar, sıkıntı, stres
Yorum yaz Yararlı buldum0

Çörek Otunun faydaları ve kullanımı

Çörek Otu ’ndan hazırlanan Çörek Otu yağı içinde barındırdığı; hoş kokulu yağlar, elementler, enzimler ve vitaminler gibi içerdiği yüzden fazla öğeden dolayı oldukça faydalıdır. Çörek Otu yağının içinde Omega-3 ve Omega-6…

Çörek Otu ’ndan hazırlanan Çörek Otu yağı içinde barındırdığı; hoş kokulu yağlar, elementler, enzimler ve vitaminler gibi içerdiği yüzden fazla öğeden dolayı oldukça faydalıdır.

Çörek Otu yağının içinde Omega-3 ve Omega-6 ihtiva eden % 58 oranında temel yağ asidi vardır. Bunlar, bağışıklık sistemini alerji ve enfeksiyonlara karşı güçlendirip dengeleyerek kronik hastalıklara karşı koruma sağlayan Prostaglandin E1 oluşumu için gereklidir. Bu oluşum sağlıklı hücreleri virüslerden koruyup tümör oluşumunu engeller.

Yağın sindirimi, lenfler vasıtasıyla yapılır bu sayede lenf sistemi arıtılıp öbek taşı oluşumu engellenir. Çörek Otu yağı Tutankamon ’un mezarında bulunmuştur. İyileştirici ve güzelleştirici özelliklerinden dolayı Kleopatra tarafından da kullanıldığı bilinmektedir.

Yunan filozof Dioskorides; baş ağrılarını, burun tıkanıklıklarını, diş ağrısını ve bağırsak parazitlerini tedavi etmek için çörek otu kullanmıştır. Modern tıbbın babası kabul edilen Hipokrat, çörek otunu karaciğer ve sindirim rahatsızlıklarının devası olarak tanımlamıştır. Tıp tarihinin en ünlü kitaplarından biri olan “Canon of Medicine” ın yazarı olan İbn-i Sina, çörek otunun metabolizmayı uyardığını, uyuşuklu ve halsizliği engellediğini savunmuştur.

Modern tıp, bu bitkinin özelliklerini, uyarıcı etkilerini kullanarak hemoroit, hepatit, nezle, ishal, öksürük ve tenya gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanmaktadır. Çörek Otu ile ilgili ilk yazılı belge “Eski Ahit” de bulunmaktadır. Çörek otuyla ilgili en önemli sözlerden biri Hz.Muhammed ’in (s.a.s) “Çörek otunu kullanın, ölümden başka her şeye devadır.” sözüdür.

1959 ’dan beri, laboratuar ve üniversitelerde 200 ’den fazla çalışma yapılmaktadır. Amerika ’da Güney Carolina Hilton Head Island ’da bulunan Kanser Araştırma Laboratuarında, şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri, %100 natürel çörek otu yağının tümör tedavisinde, kemoterapide görülen negatif yan etkileri göstermeyip büyük başarılar sağladığını kanıtlamıştır.

Çalışmalarda Çörek Otu yağının kemik iliği büyüme oranını %250 gibi bir rakama çıkardığı ve tümörün büyümesini %50 oranında azalttığı tespit edilmiştir. Bu durum, bağışıklık sistemini uyararak hücreleri virüslerin yok edici özelliğinden koruyan interferon üretimini arttırmaktadır.

Araştırmacılar, Çörek Otu yağının anti bakteriyel ve anti mikotik etkilerini onaylamış ve diyabet tedavisinde esas olan şeker seviyesini düşürmekte de faydalı olduğunu tespit etmişlerdir.

AİDS ’e karşı savunma sistemini güçlendiriyor

Son zamanlarda AİDS konusunda yapılan bağımsız çalışmalar, çörek otunun doğal katil hücre aktivitesini arttırırken aynı anda yardımcı ve bastırıcı T hücreleri arasındaki oranı da geliştirip savunma sistemi üzerinde meydana getirdiği şaşırtıcı etkilerini ortaya çıkarmıştır

Münihli doktorların deneyimleri, aralarında polen ve toz alerjisi, astım ve deri iltihapları gibi hastalıkların bulunduğu alerjik durumların %70 ’inin Çörek Otu yağı ile tedavi edildiğini göstermektedir.

Çörek Otu yağının faydaları

– Vücuda kuvvet ve zindelik verir; bal ile macun yapıp yenebilir. Kan yapıcıdır; her sabah kuru üzümle beraber yenmeli.

– Çocukların gaz ve sancılarında; bir miktar çörekotu tohumu, bir tane Hindistan ceviziyle de dövülür ve tülbente konup, çocuğun ağzına tutularak emzirilir.

– Kadınların hayızını söktürür. Anne sütünü artırır; balla yenmeye devam edilmelidir. Unutkanlığa faydalıdır, balla macun yapılıp yenmeli.

– Mide ve bağırsaktaki gazları söker, hazmı kolaylaştırır, iştah açar; ekmek ve keklere katılırsa da şişlik yapmaz.

– Böbrekteki kum ve taşları döker; şerbeti içilir veya 4 bardak suya 3 çorba kaşığı çörek otu dövülerek konur, üzerine 1 çay kaşığı süzme bal konur. Kaynatılıp süzülür. Günde üç kere 1 ’er çay bardağı içilir.

– Felç ve kazıklı hummaya (tetanoz) faydalıdır; çörek otu yağı burundan faydalıdır.

– Öksürük, balgam, nefes darlığı ve romatizmaya faydalıdır; balla karıştırılıp yenir veya macun yapılır. Grip ve nezleye, baş ağrısına; yağı burundan damlatılır veya çörek otu bir müddet sirke içinde bekletildikten sonra alınarak toz haline getirilir, enfiye gibi burna çekilir veya tohumları kavrulur, tütsüsü burna çekilir.

– Kulak için, sonradan meydana gelen üşütme, rüzgâr alma, iltihap tıkanıklıklarında; çörek otu yağı kulağa damlatılır.

– Diş ağrısı ve diş iltihaplanmalarında kullanılır; çörek otu sirke ile kaynatılıp ağızda gargara yapılır.

– Bağırsak ve karındaki kurt, parazit ve solucanları öldürür; sirke ile kaynatılıp aç karnına içilir.

Hemoroid (Basur) Hastalığına da iyi geliyor

– Basura faydalıdır; sirke ile kaynatılıp basura sürülürse veya yakılır elde edilen külü içilir veya acı kavun suyu ile merhem yapılır sürülürse faydası görülür.

– Vücudun muhtelif yerlerinde sızısı olanlar; sabunlu sıcak su ile yıkanır, çörek otu kavrularak dövülür ve yıllanmış zeytin yağı içine konur. Bu yağ sızılı kimsenin tepesinden ayağına kadar sürülür, hasta giydirilir. Soğuk rüzgâr değmeden yatağa yatırılır, iyice terletilir. Hasta terledikten sonra sızılar geçer ve vücut ipek gibi olur.

– Sivilce, uyuz, egzama gibi cilt hastalıklarına faydalıdır; çörek otu sirke ile kaynatılıp sürülür.

– Saçları besler, kepeği önler; çörek otu yağı saçlara sürülür.

– Çörek otu tütsüsü haşereleri öldürür.

– Yorgunluk halini giderip zindelik verir.

Çörek Otu, kanser ve AİDS ’e karşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Bronşları genişletici özelliğe sahiptir.

Çörek Otu Macunu

1 kg. bala, 200 gr. çörek otu öğütülüp karıştırılır. Bir kaba konur, üstü tülbentle örtülür. Üç gün üç gece ay ve yıldızları görecek şekilde bekletilir. Sonra bu macundan 3 çay veya 1 şeker kaşığı günde 3 kere aç karnına yenir.

UYARI: Çörek otunun balla kullanımı tavsiye edilir. Yüksek dozajda almamak gerekir.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Çörek Otunun faydaları ve kullanımı
6 Ocak 2009 - 03:03:51 1 Yorum 539 okunma 0 beğeni
Etiketler: alerjiler, bağırsak parazitleri, bağışıklık sistemi, baş ağrıları, baş ağrısı, çörek otu, çörek otu yağı, çörek otunun faydaları, çörek otunun yararları, diş ağrısı, enfeksiyonlar, enzimler, iyileştirici bitkiler, karaciğer rahatsızlıkları, kronik hastalıklar, lenfler, omega 3, Omega 6, sindirim rahatsızlıkları, tümör oluşumu, vitaminler
Yorum yaz Yararlı buldum0

Bitki yağları sağlıklı beslenme için şart

Bazı bitkilerden elde edilen yağların insan sağlığına birçok katkısı olduğu açıklandı. Çörek otu, üzüm çekirdeği, ceviz ve keten tohumu ile nar çekirdeği gibi ürünlerden elde edilen yağların insan sağlığına çok…

Bazı bitkilerden elde edilen yağların insan sağlığına birçok katkısı olduğu açıklandı. Çörek otu, üzüm çekirdeği, ceviz ve keten tohumu ile nar çekirdeği gibi ürünlerden elde edilen yağların insan sağlığına çok yönlü katkıları nedeniyle fonksiyonel yağ özelliklerine sahip olduğu belirtildi.

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Kan, tıbbi ve aromatik bitkilerden doğal yöntemlerle elde edilen fonksiyonel yağların insan sağlığı açısından öneminin Türkiye ’de de kabul edilmeye başlandığını söyledi.

Fonksiyonel yağlarla yapılan çalışmalar çok yeni olmasına rağmen tıbbi ve aromatik özellikleri olan yağlara ilgiyi artırdığını ifade eden Doç. Dr. Kan, “Dünyada ve ülkemizde sağlıklı yaşamın temel yapısını oluşturan ve sağlıklı kalmak için tüketilmeye başlayan bu fonksiyonel yağların beslenmemizde yerini alması gerekir” dedi.

Çevre, yanlış beslenme ve stres gibi yaşam kalitesini etkileyen olumsuz faktörlerin de etkisini azaltmak için fonksiyonel yağların kullanımının her geçen gün arttığını belirten Kan, şunları kaydetti:

“Özellikle gelişme çağındaki çocukların zihin fonksiyonları ve kemik gelişiminde, yaşlıların beslenmesinde fonksiyonel yağların ayrı bir önemi var. Doğal tıbbi ve aromatik katkısı olan bitki yağlarının endüstriyel olarak üretiminde araştırma ve geliştirme çalışmaları da hız kazanmıştır. Türkiye ’de üretilip tüketiciye sunulma aşamasına gelinen bu yağların üretim süreçleri ve yağlarda yapılacak kalite kontrolleri önemlidir. Tüketici tercihini yaparken kullanacağı fonksiyonel yağın üretim ve kullanım özellikleri hakkında ürün üzerindeki bilgilere dikkat etmelidir. Özellikle tıbbi ve aromatik özellikli fonksiyonel yağların ham maddeden mamul ürün oluncaya kadar geçirdiği işlemler yağın faydalılığını belirleyen önemli faktörlerdir.”

Kan, fonksiyonel yağların elde edilmesi sürecinde yapılan ısıl işlemler, soğuk pres işlemleri ve ambalajına varıncaya kadar tüm işlemlerin yağın doğal özelliğiyle uyumlu olması, hangi şartlarda üretildiği bilinmeyen merdiven altı yağların kullanımından kaçınılması gerektiğini söyledi.

Tıbbi özelliği olan yağların üretim aşamalarında gerekli analiz ve kontrol yapılmadığı takdirde fayda yerine zarar getirebileceğini belirten Kan, “Ülkedeki bitkisel yağların üretiminde, besin kaybı en aza indirilerek sağlık ve kalitenin amaçlandığı günümüzde yüksek niteliklere sahip fonksiyonel yağların üretimi endüstriyel olarak da artırılmalıdır” dedi.

Bazı bitki yağlarının faydaları
Çörek otu, üzüm çekirdeği, ceviz tohumu, keten tohumu, nar çekirdeği, aspir tohumu, ısırgan tohumu, susam tohumu ve kabak çekirdeği gibi ürünlerden elde edilen yağların insan sağlığına çok yönlü katkıları dolayısıyla fonksiyonel yağ özelliklerine sahip olduğunu kaydeden Kan, bazı tıbbi bitki yağlarının faydalarını şöyle sıraladı:

– Çörek otu tohumu yağının antioksidan ve iltihabı önleyici özellik gösterdiği kanıtlanmıştır.

– Üzüm çekirdek yağı Omega 6 yağ asidi olan linoleik asit bakımından zengindir. Yağ en az yüzde 69 oranında vücuda yararlı linoleik asit taşımaktadır.

– Ceviz yağı tüketen 793 kişi üzerinde Fransa ’da yapılan bir çalışmada bu kişilerde kalp sağlığını koruyan HDL kolesterol düzeylerinin yüksek olduğu saptanmıştır.

– Omega-3 yağ asitlerinin kalp ve damar sağlığının korunmasında ve iltihaplarda pozitif etkiler oluşturduğu görülmüştür.

– Aspir tohumu yağının yağ dokularını azaltıcı etkisi, hayvanlar üzerinde yapılan deneylerle de gözlenmiştir. Vücuttaki yağ oranını azaltarak, daha küçük yağ moleküllerine dönüştürmektedir. Metabolizmayı hızlandırarak, yağ ve kas dengesini düzenleyip zayıflamaya yardımcı olur.

Keten tohumu yağı kalp hastalıklarını önlüyor
Keten tohum yağı, içerdiği Omega-3 yağ asidi olan alfa linolenik aside bağlı olarak kalp sağlığını koruyucu, koroner kalp hastalıklarını önleyici etki gösterir. Ülseratif kolit gibi iltihaplı hastalıkları önlemede de yardımcıdır. Keten tohumunun vücutta kolesterolün oluşmasını engellediği, kolesterolü düşürdüğü ve yüksek tansiyonu düşürmede yardımcı olduğu belirlenmiştir. Yorgunluğa, halsizliğe karşı enerji ve güç verir. Taşıdığı antioksidan bileşiklerden dolayı bağışıklık sistemini güçlendirir.

Güçlü antioksidan etkiye sahip olan nar çekirdeği yağı kalp sağlığını korumada yardımcıdır. İçeriğindeki asitler bağışıklık sistemini harekete geçirerek vücut direncini artırır. Sindirim sistemini koruyucu etkileri ortaya konulmuştur. Kabak çekirdeği yağının taşıdığı özel bileşenlerden dolayı prostat ve idrar kesesi şikâyetlerinin azaltılmasında yardımcı olduğu pek çok araştırmayla gösterilmiştir. Ayrıca kolesterolü düşürür ve kalp sağlığının korunmasında olumlu etkileri bulunur.

Kaynak: Sagliksiteniz.Com

Bitki yağları sağlıklı beslenme için şart
22 Ocak 2009 - 04:05:41 Yorum Yok 1.932 okunma 0 beğeni
Etiketler: insan sağlığı, kalp hastalıkları, kemik gelişimi, keten tohumu, sağlıklı beslenme
Yorum yaz Yararlı buldum0