17 Ağustos 2011 Çarşamba

Tularemi

Tavşan ateşi olarak da tanımlanan tularemi, Francisella tularensis,'in etken olduğu bakteriyel hayvanlardan bulaşan bir hastalıktır. Kemirgenlerde (tavşan, fare, sincap vb.) öldürücü nitelikte olan bu hastalığın etkenini tatarcık, kene, sivrisinek gibi vektörlerin ısırması sonrasında alırlar. Tularemi, her mevsim görülebilmekle birlikte, insanların kullandığı sulara, yağışlar nedeniyle dışarıdan su sızıntılarını yoğun olabileceği kış ve bahar aylarında daha çok görülebilmektedir. Ayrıca, enfekte hayvan ile direk temasın yanı sıra enfekte hayvan dokuları ile temas veya bunların gıda olarak alınması da hastalığa neden olabilir. Bu özellikleri nedeni ile tüm yaş grupları ve her iki cinsiyet grubu da hastalık açısından risk taşır, ancak avcılıkla uğraşanların daha yüksek risk grubunda oldukları bilinmektedir. Ancak bugün için insandan insana bulaştığı gösterilmediğinden hasta ile temas edilmesi veya aynı ortamda bulunulması hastalık gelişimi açısından risk taşımaz.

Hastalığın Belirtileri: Bakterinin alınmasından 1-14 gün (ortalama 3-5 gün) sonra ortaya çıkabilmektedir. Hastalık, alınan bakterinin sayısı ve giriş yeri ile vücudun savunma sisteminin (Bağışıklık Sistemi) gücüne göre değişik klinik şekillerde olmaktadır. Tularemi, çoğunlukla ani ateş, üşüme, titreme, başağrısı ve iştahsızlık gibi belirtilerle başlar.
Buna, boğaz ağrısı ve kuru öksürük eşlik eder.
Ayrıca, karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve kas ağrıları da olabilmektedir. Bakterinin vücuda girdiği bölgelerde ise lenf bezlerinde şişmeler görülmektedir.
Ülkemizde tulareminin kliniği genel olarak boğaz ağrısı ve boyunda şişlikler ya da göz kesesi iltihabı ile birlikte yine boyunda şişlikler şeklindedir.
Tularemi Hastalığı Tedavi: Ölüm oranı ilaç tedavisi sebebiyle oldukça düşüktür. İyileşme kimi zaman aylar sürer. Antibiyotiklerin kullanılmasıyla hastalığın tedavisinde büyük aşamalar sağlanmıştır. Lenf bezleri iltıhaplanmışsa cerrahi tedavi dahi gerekebilir. Hastalığın bulaşma yollarına ait bir hususun varlığı ile yukarıdaki belirtilerin görülmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilirse, hastalık

antibiyotiklerle tedavi edilebilmektedir..
Geç kalınması durumunda
antibiyotiklerin etkisi sınırlı olup, cerrahi girişim gerekebilmektedir.
Tularetniden Korunmak İçin Neler Yaptlmalıdır?
• İçme ve kullanma suyu kanalları ile depolarının, dışarıdan herhangi bir kirlenmeyi engelleyecek şekilde yapılması ve mevcutların ıslah edilmesi,
• Suların klorlandıktan veya kaynatıldıktan sonra içilmesi ve kullanılması,
• Doğada kaynağı belli olmayan ve kirlenmeye müsait yerlerdeki suların kesinlikle içilmemesi ve kullanılmaması,
• Av hayvanlarını yüzerken ve etlerini parçalarken eldiven kullanılması,
• Özellikle av hayvanlarına ait etler başta olmak üzere, etlerin iyice pişirildikten sonra tüketilmesi,
• Meyve ve sebzelerin bol su ile iyice yıkandıktan sonra yenmesi,
• Kan emici sineklerin ve kenelerin ısırmasını engelleyici (örneğin, kenelerin vücuda yapışmaması için pantolon parçalarının çorap içine konulması ve böcek kaçırıcı ilaçların

kullanılması gibi) önlemlerin alınması,
• Vücuda yapışan kene varsa, bunların kesinlikle patlatılmadan bir cımbızla baş kısmından tutulup sağa sola oynatarak çıkartılması,
• Gıda maddelerinin, fare ve sıçan gibi kemirici hayvanların ulaşamayacağı şekilde muhafaza edilmesi,
• Hayvan leşlerinin çevreyi kontamine etmeyecek şekilde gömülmesi veya yakılması gerekmektedir.
• Doğada aktivitelerde bulunurken artropod ısırmasından korunmak için kapalı giysiler giyilmelidir. Tulareminin endemik olduğu bölgelerde doğadan meyve, sebze, yemiş tüketirken bunların kontamine olabileceğini gözardı etmemek ve temiz suyla yıkamadan yememek gerekir. Aynı risk pınar, dere gibi açıktan akan su kaynakları için de geçerlidir. Tulareminin endemik olduğu bölgelerde avcıların, hayvanlara temas ederken eldiven kullanmaları gereklidir.
Kaynaklar:
Zoonotik hastalıklar daire başkanlığı

0 yorum:

Yorum Gönder